29 Aralık 2011 Perşembe

Nisanın Seması/kadının esamesi

11:21
Duygudur kadın
Gurbette hasrettir, özlemdir yakıcı
Vuslatta neşedir sevinçtir didemde rakseden
hicrandır sinemi kasıp kavuran

Rüyadır kadın
Dilekleri arzuları olan
Bunları hayallere koyan
Hülyaya dalan serapta kaybolan

Ecrindir kadın
Bengisudur,tuanadır hazanda yağan
İremden gelen tuğbadır
Tuğbanın tuğçesidir, gölgesinde
Halesi minelli melekler dinlenen

Sudur kadın
Baharda sibeldir, semadan süzülen yağmurdur.
Tansudur selin akan,
Irmakla çoşan, deryaya kavuşan.
Seher vakti meltemle gülün yaprağına
Düşen şebnemdir, jaledir.
nevin bir yadedir hazana


Şehribandır kadın
Bazen melike bazen ece bazen sultan
Hem türkan hem ümmühan
Hem kudretlidir hem mihriban
Asude,sıdıka bir banudur
Hatundur her şeyden önce

Necmiyedir kadın
Müzeyyen gecede yıldızdır
Süheyladır,ayçadır,mehtaptır
Sema tutulduğunda
Hilalin almirasıdır,halesidir.

Nevradır kadın
Bir buket yasemin, bir demet yasemindir
Bir elçin manolya,gül,menekşe veya çiğdem
Melindir ya da nilüfer,nergiz figeni

Bahardır kadın
Fidandır yada gülnihaldır açan
Pınardır meralleri,ceylanları,
burçinleri,melisleri sulayan
Selvidir, defnedir daha yeni
Filiz vermiş fundadır

Sevdadır kadın
Bazen sevgi bazel idil bazen şeyda
Dilara,habibe ya da canan
Dilrubadır türlü nazla gönül kapan
Bengü sevgide binbir edası olan

Elvandır kadın
Berfinden de beyzadır
Elalı,gökçenli, nilgünlü ebrudur
Nigardır, sanemdir taktire şayan
Bir damla gülbahardır,gökçedir

Zeyneptir kadın
Elmas gibi eşsiz yakut gibi hoş
Zerrindir sırmalı ipeğe işlenmiş
Yeşimdir yosunu kıskandıran
Denizde incidir, dürdanedir

Gizemdir kadın
Nihana karışmış efsunlar yapan
Rukiyedir efsayla, füsunla oynayan
Samiradır, ilaydadır nehirde oynaşan
Simgedir,bir öyküde kaybolmuş
Şaşkın mısradır bilgeyi arayan

Sedadır kadın
Nida usulca ezgiye dönüşür,
Neva, saba veya şehinaz
Şakımaya başlar esin gelmiştir.
Meltem eser, cemre düşer yanılıp
Selen gelir bir berna ağlıyordur,
Cananı bir özgeye gönül verdi sanmıştır
Ardından esra bir büşra gelir gözdesi gelmiştir

Ranadır kadın
Peykerindeki bir buse,
Önce neşeli bir handeye
Sonra gülizarda bir gamzeye yol verir
Nihaldir selvi gibi,handandır
Hüsniyedir nisanın seması
Nadide birer orkidedir her birisi

hamiş: şiirde geçen 153 ya da 160 isim için bknz: link

21 Aralık 2011 Çarşamba

Bitmeyen Gece

17:04
Gözünden öptürmezdin şimdi nerdesin?
Sesime ses ver de gönlüm şenlensin.

Ah etsem yıkılır etrafta ne var
Bir sende yıkılmaz kapıyla duvar

El verdin feleğe çaldın galebe
Kaç zaman hasretim o gül yüzüne

Ne zaman bitecek şu bitmez seferin
Kalbimin mehteri her dem sendedir

Payitaht boş kalmaz sen bilmez misin
Tebaan isyanda, mehlika  nerdesin?

En uzun gecenin tüm her vaktinde
Aklımda sen varsın hiç bilmesende

Tuzum kurudu hüsnüm kurumadı yar
Her sözüm isyandır her sözüm nigar

Zülüfün çalardı kızıl sarıya
Muhtaç ettin tek bir anıya

Beyttle hicran titretirken bendeni
Ahvalim nicedir hiç düşünmedin mi

Şirazem dağıldı oldu tarumar
Bir adın silinmez hep parlar

Dön artık düşlerimin nazlı gelini
Özledim can parem her bir zerreni

Raviyan-ı akbar şu güne rivayet -i asar
Feryat ve figanla bağırlar dağlar

Yıllar var küskünüm şems ve kamere
Son nefes vermeden bitmezsin bende

Şekvayı gurap eylemem hudadan
Zilhicce çıkmadan bitsin bu gam

17 Aralık 2011 Cumartesi

Geriye Dokuma

06:28
Arzu giderici düşünme, bilişsel eğilim veya bişisel hata basit bir ifadeyle olmasını istediğin bir duruma rasyonel veya mantıklı gerekçeler üretip o şeyin gerçekmiş gibi algılayarak kendini rahatlatma, bahane üretme mekanizmasıdır. Literatürde bunun tam tanımı var( bknz ekşi, wiki) ama ben bu hatadan değil buna bağlı olarak oluşan başak bir bilişsel hatadan bahsedeceğim. Adı tam konulmamış daha çok kombine bilişsel hataların oluşturduğu bir durum.

Bu hatayı sonuçtan yola çıkarak gerekçelendirme yapmak, varmak istediğiniz noktayı önceden seçerek geriye doğru seçici ve kasti olarak kanıt doldurarak sonuçu haklı/doğru çıkarmak olarak tanımlayabilirim. Her ne kadar bilimsel ve mantık yürütme metodu olarak var olsa da, toplumsal sosyolojik veya durum analizi esnasında bunu yapmak gerçeği çarpıtmaya veya gerçeğin farklı algılanmasına yol açabilir. Örnekler biraz daha netleştirebilir.

En sağlam örneği sanırım şudur; Elinizde bir test kitabı var. Bir soruyu yaptıktan sonra cevap anahtarına bakarken bir sonraki cevabın doğru şıkkı da gözünüze çarptı. O çarpmadan sonra soruya döndüğünüzde soruyu çözmeye değil, doğru olduğunu gördüğünüz şıktaki sonucu verecek işlemler yapmaya çalışırsınız.

Bir başka örnek. pro ve con argumanları olan bir konuda varmak istediğinz sonuça seçici olarak proları seçip conları zayıf vermek. misal ben sigara içiyorum, bırakmayı da düşünmüyorum. Birisi sigarayı bırak dediğnde, sigarayı bırakmamalıyım dierek geriye doğru gerekçelendirme yaparak kafamın ütülenmesine mani oluyorum. Bu noktada "self-deception"-kendini kandırmaya- giriyor zira ben şahsen bu argümanlara inanmıyorum.

Bilim camiası bu yönelim/eğilimi fark ettiğinden bazı konuları bilismel araştırmanın dışında bırakmış. Genelde bu tarz geriye dönük dokumalar sosyal bilimlerde gayet yaygın zira tam bir kanıt bularak gerçekliği tam teşhir etme imkanından yoksun bu alanlar. Tarihin,sosyal bilimlerin , toplumsal ,ekonomik psikolojik alanların her zaman birden fazla gerçekliği, birden fazla okuması vardır. Örneklendirmek gerekirse 19. ve 20.yyda oluşmuş bütün ideolojilerde geriye dokuma vardır. Seçici bir şekilde kendi pozisyonları sağlamlaştırmak adına Plato-Aristoya kadar geriye giderler. Görünürde bunda yanlış bir şey yoktur ama bu hatalı bir görüntü nakletmektir zira Plato da Aristo da ne sosyalistti ne de bugünkü manasıyla idealist. Fikirleri bütünün bir kenara bırakarak destekleyici kısımları alınarak bunlar da o ideolojiye mensupmuş gibi gösterilir.

Bu yönelimden kaynaklı bir diğer hata, Nazi fallacy diye geçiyor. Nazilerin yaptıkları kötüdür. Dolayısı ile Naziye ait her şey kötüdür, Adolf kötüdür adolfa ait her şey kötüdür, nazizm kötüdür. Bunda ne var diyenleriniz olabilir, sonuçtan geriye gidiliyor. Katliam kötüdür ama katliamın gerekçelendirmesini serbest seçime kadar dayandırmak veya alakasız şeylerde de öne sunmak-Hitler kötüdür o yüzden resimleri de kötüdür- bilişsel ve mantık olarak hatalı çıkarımlardır.

Bu yönelimin en bariz örneği din ve ideoloji tartışmalarında ortaya çıkar. Her ne kadar ilk noktada kişi ikna ve gerekçelendirmesi düzgün kurmuş olsa da bir noktadan sonra o konuyla ilgili argümanlarda sonuçtan hareketle geriye dönük gerekçelendirme yapar. Tanrı vardır/yoktur, Dinler gerçektir/değildir gibi önermeleri herhangibir yönde kanıtlamaya çalışmak abesle iştigaldir zira başlangıç noktanda sonuç zaten elindedir, ya inanıyorsundur yada inanmıyor. Bundan sonra seçici bir şekilde gerekçelendirerek varmak istediğin sonça ulaşamaktır. Aynı şekilde Faşizm kötüdür/iyidir, Komunizm iyidir kötüdür gbi her yönden bolca kanıt bulunucak tartışmalarda da bu yapılır.

Bizim ülkede bunun yapıldığı bir diğer konuda Atatürk ile ilgili olandır. Zira Mustafa Kemal atatürk'ün hemen her konuda hem destekler hem de aksi yönde sözleri vardır. Afacan kişiler Atatürkle ile ilgili bir önerme yapıp varmak istedikleri sonuca seçici olarak bu sözlerden derleme yaparak ulaşır ve bunun gerçeklik olduğunu iddia ederler. Ama sadece gerçekliğin bir parçasıdır ve çok ciddi ajan-sistem sorununa işaret eder teorilerde.

Günlük hayatta ilk başta verdiğim hatayla benzeştiği duruma geleyim. Şimdi iki tane hanım abla oturuyorlar. Biri diğerine-isim verelim ayşe olsun- eşim beni aldattı diyor. Ayşe üzüldüm işte napcan netcen tarzı giderken. Aldatılan hatun "kızım erkek milletine güven olmaz" diye bir genelleme yapıyor. Bu noktadan sonra Ayşenin önünde bir dikatomi oluşuyor. Ya aldatır ya aldatmaz diyecek ve hangisini seçerse seçsin geriye dönük kanıt arayışına girecek. Aldatmaz benim eşim dediyse buna hem kendini hem de karşısındaki ikna etmek için eşinin o güne kadar yaptıkları söylediklerinden derleme yapıcak ve bunu yaparken şüpheye yol acıcak şeyleri es geçicektir. Ya aldatıyorsa diye içine kurt düşerse bu kezde bununa kanıtlar üretecektir. Hatta bir önceki durumda aldatmaza kanıt sunduğu sözler bile aldatıyora yorulabilir. Ama aslında bunlar sadece öylesine söylenmiş sözler veya davranışlar olabilir.

Bu şekilde somut kanıtlar olmadan kanıya varmak yerine muallaktaki kanıtlardan çıkarımlar yaparak geriye gerekçelendirme yapmak oldukça sakıncalı bir durum. İlk baştaki bilişsel yönelimde bu anlattığım sonuca peşin hükmedip geriye doğru gerekçelendirme yapmakta aşırıya kaçıldığı durumlarda bireyin gerçeklikten kopmasına ve kendi kurgusu gerçeklikle örtüşmeme durumlarında şiddetli ruhsal travmalara yol açabilir. Eğer karşınızdaki böyle bir yaklaşıma sahip olduğunu biliyorsanız varsayımlarla konuşmamanız o kişinin hayrına olur. Zira varsayımlarınızı kendi savını destekleyecek şekilde yoracak ve senaryosunu sağlamlaştıracaktır.

Böyle biryönelim eğilim litaratürde tanımlı var mı bilmiyorum okumadım ama isnanların ekserisinde bı yönelim mevcut zira okullarda verilen eğitim biraz körüklüyor bunu.

11 Aralık 2011 Pazar

Qualia/ "Şey"in felsefesi

10:30
link1(ingilizce wiki) link 2(Türkçe ekşi)
felsefik argümanlar için bunlara bakabilirsiniz,ekşiye girdiğinizde bilinç kısmına da uğrayın derim.

    Öncelikle şeyin felsefesi benim tanımlamam litaratürde böyle bir şey bulamazsınız, qualia'nın kelime karşılığı şey zamirine denk geliyor. Felsefedeki karşılığı deneyimin öznelliği veya kişisel tecrübenin özelliği diyebiliriz.

   Bu tartışma bizdeki çok gezen mi bilir çok okuyan mı ile eşdeğer sayılır, özetle bunun varlığını veya yokluğunu sorgulayan amcalar salt okuyarak bir şeyi tamamen bilebilir miyiz? veya öğrenme deneyim olmadan mümkün müdür gibi soruları cevaplamaya çalışıyorlar.

4 Aralık 2011 Pazar

Evlenecek Kızlara Pratik Tavsiyeler

09:27
ön not: bi arkadaşımla konuşurken organizatör ol dediydi bi deneyim dedim:)
ön not 2: genellemedir ama "life based experience" bir yerde kulak arkası etmeyin derim.
 ön not 3: önemli burası,  eğer annem ya da babam ben giderken fenalaşır diye düşünüyorsanız ve ikisinden birinin mide rahatsızlığı varsa, ailenize tembih edin o gün verilen ilaçları yutmasınlar. Olası bir fenalaşma durumunda olacak ilk şey, orada hazır bulunan teyzelerden birinin "aa bende sakinleştirici var doktor verdiydi alın verin" demesidir. Teyzenin bilmediği şey ise çoğu antidepresan ve ağrı kesicinin mide rahatsızlığı durumunda kullanılmaması gerektiğidir. Eğer fenalaşma ihtimali varsa kendiniz bir antidepresan seçin ve ailenizi bu konuda uyarın,düğün yerine hastanede geçirmesinler o geceyi, hani bunu da gördüm feci durum zor topladı kendini annesi.

 1-Arkadaş veya akrabalardan aklı selim iki hatun nedime tayin edin, tek başınıza altından kalkamazsınız, ha kalksanız bile düğün günü siz bir halt anlamayacaksınız ve hiç bir şeyle ilgilenemeyeceksiniz bunu bilin.

2-Aynı şeyi damadın akrabaları veya çevresinden de yapın zira sizin akraba ve tanıdıklarınız damat tarafındaki kısımda kolunu bile kaldırmayacaktır muhtemelen.

3- Bu nedime ve sağdıç seçiminde 20 yaş üzeri hatun kısmını tercih etmeniz daha makuldür zira erkekler pek uğraşmaz detaylarla. Yaşlılar daha iyi bilir demeyin sizin dediğinizi değil kendi bildiklerini okurlar mal gibi kalırsınız.

4- Nişan yapacaksanız düğünden 6 ay öncesinde yapın takılara etkisi oluyor ve kişisel kanaatim nişan yapın zira düğünden ailenize borç hariç hiç bir şey kalmayacak, masraflarını çıkarırlar.

5- Düğün gününe kadar anne ve babanızı düşünün. "ya ben bundan sonra burda yaşıcam kaynanam ne der sonra başıma kakar" tarzı düşünceleri kafanızdan atın, alana kadar çekicek başka yolu yok.

6-Nikahı düğünden çok önceye yaptırmak sizin zararınıza olur. Emin olun soyismi aldıktan sonra pazarlık kozunuz kalmayacak ve her dediklerini kabul etmek zorunda kalacaksınız. Sakın ola nişandan sonraki telkinlere öyle "yaparız kızım" "senin dediğin gibi olur kızım" telkinlerine kanmayın. Alışverişler başlayıp masraf listesi ortaya çıkınca erkek tarafı nerden ne kıssam diye bakmaya başlayacaktır-bu arada vurun diyorum ama öldürmeyin çocuğun maddi durumuna göre ayar çekersiniz

7- Nişandan önce, nişan yapmıcaksanız düğünden önce -3-4 ay kala aileleri bir araya getirin, nedime ve sağdıçlar da hazır bulunsun. Selam sabah faslına sokmadan direkt mevzuya girin, adetleri netleştirin, ne zaman nerde kim ne yapıcak belirli olsun. Kim ne alıcak netleşsin aksi halde şaşkın ördek gibi bakınırlar. Özellikle nedime ve sağdıçları bunları tembihleyin zira aklı başında davranacak insanlar onlar olacaktır-tabi düzgün seçtiyseniz-.

8-Bu buluşmayı yapmadan önce size çok yakın olmayan- güvendiğiniz ama erkek tarafının sizle alakasını bilmediği- birini karşı tarafın oturduğu muhite yollayın adetlerini oralarda bu işlerin nasıll yürüdüğünü öğrensin. Zira kıçından adet uyduran çakallar var bu devirde kimseye güven olmaz eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın. Sizin orada da birden fazla kişiye sorun hak geçmesin kimseye.

9-Alışverişe gitmeden önce mutlaka alınacakların listesini yapın zira listesiz giderseniz alınacaklar eksik kalır ve gereksiz bir sürü şey alınır, şahsen iştirak edin derim alışverişe, millet ne derse desin toptancı hallerinden şaşmayın. ne kadar ufak şey alırsanız alın pazarlık sünnettendir unutmayın. -istanbuldan yapıcaklara kartlarını kaybetmediysem bir kaç mekan önerebilirim.

10- Alışverişe gittiğinizde nedimelerinizi de yanına alın. Eşeklik yapmayın o kızlara da bir abiye alın veya parasını verin. Aç ayı oynamaz, küskün nedime bi halta yaramaz. Müstakbel eşinizde  onun tarafında seçtiklerinizi giydirsin.

11- Düğün günü damattan ve ailesinden veya sizin ailenizden bir şey beklemeyin, hatta onlara kenarda oturmalarını söyleyin, zira ambele olmuş vaziyette sarsak ördek gibi gezinecekler. Damattan özellikle bir şey beklemeyin zira sağın solun gazıyla onun aklı düğünde değil gerdekte olacaktır. Düğünü ayarlamak sizin işiniz unutmayın sizin düğününüz ve bir kez oluyor. Lakin siz de düğünde sürekli meşgul olacağınızdan öncesinden görev tayini yapın bilahare değinicem

12-Gerdek demişken, annenizden veya ailenizdeki büyüklerden usul erkanını öğrenin nişandan sonra. Damat bey düğüne 2-3 ay kaladan itibaren olanca yavşaklığıyla bu konulardan dem vurmaya başlayacaktır. Zira sağda solda şaka veya ciddi tahrik etmeye başlamışlardır abiyi. işte böyle bir mevzu açıldığında bunları damada anlatın. Muhtemelen onun kulağına da biri fısıldar ama her ihtimale karşı emin olun daha ilk geceden tatsızlık çıkmasın. Mektepte milli olmayacak  o gece öğrensin eleman.

13-İstatistiği var mıdır bilmiyorum ama ipler en çok alışveriş başladıktan sonra kopar. Bunun sebebini düğün stresine verirler yaşlı teyzeler. Stresle alakası vardır ama farklı şekilde. Bir insanın iç yüzünü 4 koşul altında anlarsınız, ya da diğer bir deyişle 4 koşul altında insanlar rol kesemez ve içindekileri olduğu gibi boşaltır. bunlar;
ölüm tehdidi, sarhoşluk veya madde etkisi,körkütük aşık olmak, ve yoğun strestir. 
Biz ilgilendiren yoğun stres, işverenlerin çoğu adayları stres altına sokar bu yüzden, her neyse müstakbel eşinizi tanımak için en müsait zamandır. Stres altındayım ondan böyle yaptım bahanesine kanmayın, zira ileride de stres altında kalıcak. Kimse normalde yapmayacağı bir şeyi salt stres altında diye yapmaz. İyi gözlemleyin nikaha kadar çok geç değildir. 

14-Siz de stres altında olacaksınız bunu bilin, kontrollü olmaya çalışın özellikle ailenize karşı hassas olun zira onlar hayli alıngan olacaklar. Düğünlerde erkekler içer gelinin içmesi yakışık almaz ama her ihtimale karşı nedimenizin çantasında hafif antidepresan bulundurun.

15-Nişan veya düğün töreninde, erkek tarafında araba var veya şu akrabada var demeyin babanıza araba kiralatın. Eğer ehliyetli değilse kardeş filanda yoksa şöför de ayarlayın. zira o hengamede bir sürü araba olsa bile anahtarını bul filan zor olur. anahtarı nedimenize verin lazım ettikçe ki edecektir onu bulsunlar. araba şart yani eğer arabanız olmazsa erkek tarafındaki seramoniden erken ayrılmak zorunda kalır aileniz hoş olmaz. 

16- Görev taksimi demiştim şimdi detaylandırayım. Orkestralar her zaman problem çıkartır, eğer kendi istediğiniz şarkıda dans etmek istiyorsanız mutlaka bu iş için birilerini tayin edin.  Bir kişi sizin taraf için bir kişi erkek tarafından, bunlar hem şarkıları orkestraya söyleyecek hem de orkestrayla olan iletişim kanalını sğlayacaktır.  

17- İşte kameraman tuttuk filan demeyin evde ayrıca birini görevlendirin eline bir kamera verip. İşi çıkar kıl olur tüy olur gelemezse cep telefonu görüntülerine kalmayın. 2-3 kişiyi de fotoğraf çekmekle görevlendirin zaten gönüllüler çıkar. ama ben yaparım diyenin yapacağından emin olun. zira o fotoğraflar ve görüntüler çok aranıyor sonrasında.

18- Orkestrayı kendiniz seçin parasını erkek tarafı versin, ve sizin orada neler çalındığını orkestrayla iletişim kanalına atadığınız elemana söyleyin. Oynanmayan düğün olmaz, ve oynamakta orkestraya bağlıdır. 

19-Her yerde bu adet yok ama sizin orda toprak bastı adeti varsa önceden halledin gençlerin gönlünü yapmazsanız düğünde maraza çıkar.

20- Düğünü düzgün bir salonda yapmak istiyorsanız tarih belli olduktan hemen sonra damat beye baskı yapın ayarlasın, çok geçe kalırsa belediye salonunu bile bulamayabilirsiniz. Özellikle gelecek 10 yıl içinde evlenecekler ramazan ayı yaza geliyor diye yoğunluk olacak,tarih almak problem teşkil edecek ona göre üstüne düşün, hem belediyeden tarih alırken hem salondan tarih alırken titiz davranın, damat tarafı ucuzunu bulmak için ağırdan alırken güme gitmeyin.

21- Kuaför de problem olacaktır, kendi anne ve babanız tarafından 2şer kişiyi-totalde 4 veya 6 olsun- damada yükleyin, kalanların masrafını ya siz çekin ya da davet edin ama parasını onlar versin. Damada da aynını yaptırın bir kadın olarak,hemcinslerinizin bu konulardaki trip potansiyelini bildiğinizi varsayıyorum. 

22- Düğünde damattan bir şey beklemeyin tekrar ediyorum, sizde bir şeye karışamayacaksınız o yüzden düğününüz başkalarının insafında olacak. Ele güne karışmak diye boşuna demiyorlar. Önceden konuşun bunları akraba ve arkadaşlarınızla da ne yapacağını bilsinler, bizim insanımız kendiliğinden akıl etmez unutmayın.

23-Evlendikten sonra 1-2 ay ambele olacaksınız, hafif depresif tavırlar sergileyeceksiniz panik yapmanıza gerek yok çoğu kişiye olur bu. İnsanlar farkında olmasalar bile mekana bağlıdırlar. Yaşadıkları muhitte bilinçaltları güvenlik çemberi çizer ve bu çerceve içinde hareket eder. Evlilik ev değişikliği gibi şeyler bu çerçeveyi yıktığı için kişinin dengesini etkiler. 1-2 hafta ne doğru düzgün uyku ne yemek yiyebileceksiniz. Bunun şiddeti değişkendir. Davranışlarınızdaki içgüdü-akıl etki oranına göre etksii değişir. Ama mutlaka bir yabancılık olacak. Çoğu yerde 40 gün dışarı çıkmayın diye tembih ederler zaten biraz da bu yüzdendir. Daha çeyiz sermeye gittiğinizde telkin etmeye başlayın kendinizi burası benim evim diye. Her halükarda çekiceksiniz bunu, zira bu sendromun bir diğer sebebi de gelin evinin 2 ay boyunca ziyaretlere açık olmasıdır. Meraklı teyzeler çeyiz görecek diye kendinize göre ayar çekemeyecekseniz, bu da  bahsettiğim depresif ruh halini tetikleyecektir.  Zaten bahsetiğim zorlu stresli sürecin ve düğünün yorgunluğu da olacak hafiten bi maymunlaşma olacaktır. Bazı yerlerde yaparlar ama her yerde olmayabilir düğün günü dolabın içinde yiyecek bulunduğundan emin olun. Ve yeni evinizin içinde kalmaya çalışın,süreli kaynanıza veya o civardaki arkadaşlarınıza dokumayın. Bunu yaparsanız yeni evinizle aidiyet hissi kurmanız zorlaşır. 

24-"Sen karışma biz hallederiz" diyenlere kulak asmayın en iyisini siz bilirsiniz neticede sizin gününüz, ipler hep elinizde olsun.  erkek tarafının maddi gücünü iyi tartın ona göre yüklenin. İlave olarak bazı şeyleri sadece siz biliyor olacaksınız

25-Tekrarlıyorum sizin tarafınızdaki insanlar erkek tarafındaki pazar günü olanlara karışmaz, damat tarafından birileriyle de irtibat halinde olun.

26- Erkek tarafına güvenmeyin ama güvenmediğinizi de sezdirmeyin problem olur:)

27- Bunlara rağmen hala gözünüz korkmadı ben evlenicem diyorsanız Allah şimdiden bir yastıkta kocatsın. 

28- eşşek değilim deyip beni de davet ederseniz ve gelirim dediysem o alışveriş listesinin başına 50lik rakı veya bailey's yazın yalnız ben masraflı adamımdır:)

29: bu isimleri çocuklarınıza koymayın hem kendi hem de onların iyiliği için;
erkek: Emrah, Mutlu,Serdar, Taner,Şükrü, Can,Burak, Barış, Sadullah, Selçuk,Kenan, Ömer
kız: Seda, Nurten, Songül, Esra, Gökçe,Gökçen, F ile başalyan isimler, Yasemin, Meltem
gerekçeleri bende saklı ama hoş hayatı olmama ihtimali doğar:) Yine de siz bilrisiniz tabi

hamiş1: Niye bayanlara diye soracaklar, son zamanlarda ekseriyetle kız tarafında yer aldığımdan ama erkekler de az çok fikir sahibi olur.
hamiş2: Evli filan değilim dul da değilim sadece düğünlerde sıkıldığımdan böyle şeyler de dikkatimi çekiyor. Bekarsak sağır ve kör değiliz neticede
hamiş3: Olmaz böyle şeyler demeyin oluyor, her zaman haklı çıkmak gibi pis bir huyum vardır, bence yazın bunları bi kenara(imlasını düzelterek yazın siz ama)
hamiş 4:bir başa ekledim bi de sona ekleyim bari,
gelin odası ve hem baba evi hem gelin evinde  hem de kaynanaın evinde kendiniz için terlik bulundurun zira o özene bezene aldığınız herkese gösterdiğiniz ayakkabılar ızdırabınız olacak

Ölümden Sonra Sevmek

08:08
Kanserli hücreler dokuları nasıl sararsa öyle sarmışken bedenimi
Sensiz kalmaya yol açacak tüm tedavileri reddedeceğim
Sarmaşıklar nasıl sarıldığı bitkiyi yok eder sonra kendileri de ölürse
Onunki de o hesap sevdiğinden yaptı diyeceğim.
Zemheri karanlıklar tüm haşmetiyle baharı kuşattığında
Seni bulup kaybettiğim o günü yad edeceğim
Kimse anlamasa bile biz bileceğiz şair ne demek istemiş
"Beni bu güzel havalar mahvetti" derken.
Seni tanıdığım o lanetli güne birlikte söveceğiz.

Sen soğuk, havanın senden soğuk olduğu o soğuk kış günlerini
Hep ayrı bir seveceğim, Ankara'nın ayazında titrerken
Arkandan durup öylece seyredeceğim, yıldızlar bile
Soğuğa dayanamayıp silinirken ben elimde şarap
Kuğulu parkta içip içip kendimden gececeğim.

Ve o gün gelip dünya yerinden oynadığında her şeyi bırakıp
Seni arayacağım, o olmadan hiç bir yere gitmem diyeceğim
Ömrü boyunca inanmış olan ben, son dakikada isyan bayrağını çekeceğim
İsrafil'in üflediği suru susturacak kuvvetle sesle seni arayacağım.
Tüm ömrüm boyunca yanımda olup her şeyimi bilen melekler bile
Anlam veremeyecek bu halime, cehenneme üye kazanan şeytan sırıtacak bıyık altından.

Evren susacak, yıldızlar susacak, tüm sesler susacak duyu yoksunluğu halinde buluşacağız
Tüm sorgun esnasında gönüllü avukatın olacağım, hiç bir şey değişmeyecek olsa bile
Son ana kadar pes etmeyeceğim, bana karşı olan suçlarında bile itiraz edeceğim.
Dünyaya gözlerimi açtığımda yanımda annem vardı, dünyayı anlamaya başladığımda o vardı diyeceğim
Annemdir o benim, sevgiyi bilmezken aşkı bana  öğretti sevgilimdir o benim
Kalp atışlarım söze dökülecek, o olmasa ben bir işe yaramazdım nolmuş kırdıysa diyecek
Anlatacak her şey bir bir, İsrafil bile surunu bırakıp kulak verecek.
Sevmeyi aşkı, dünyayı iyiyi kötüyü nasıl öğrettiğini anlatacak, öğretmenim o diyecek.
Bu kahpe dünyada edindiğim tüm yetenekleri, öğrendiğim her şeyi ortaya dökeceğim savunmanda

Ve cehenneme giderken sen güzel sevgilim
Bu kez arkandan bakmayıp ben de senle geleceğim.
Ahir dünyada hayalinle yaptığım sohbetleri edecek bolca vaktimiz olacak.
Şairin dediğine gönderip "sensiz de yaşadım ama senle bir başka yaşardım" diyeceğim
Seni seven çok olsa da kimse benim gibi sevemedi, sevemezdi diyeceğim .
Üst dudağın yukarı doğru kıvrılıp, gözlerin kısılıp, başını hafif geriye atıp burnun kocaman acılıp şaşırken
Ben yanağına usulca bir buse kondurup koluna gireceğim, sonsuzluk uzun ama sensizlik kadar değil deyip
Sessizce ekleyeceğim ne de olsa beşkitaşlıyız kombineyi yakmak olmaz
Geniş bir gülümse yayılacak tüm yüzüne, el ele gülerek gideceğiz cezamızı çekmeye.
Tövbe et tekliflerini reddeceğiz, kalbimizdeki yangınlardan sonra vız gelir diyerekten

Mezarda son bulan sevdalardan olmayacak bizimkisi, ölümden sonra bile seni seveceğim.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Jeopolitik Bir Girişim Olarak Ayrılıkçı Kürt hareketi

11:59
Ön not: Yazıdaki Kürt kelimesi, etnik tanımlama olarak kullanılmamıştır, Ayrılıkçı Kürt Hareketine gizli veya aleni destek verenleri tanımlamaktadır. Her seferinde bunu yazmak biraz zor olurdu takdir edersini sanırım.

Öncelikle Jeopolitiğin çok tanımı olduğundan ve popüler algıyı bildiğimden hangi tanımdan hareket ettiğimi belirtmek istedim. Muzaffer Özdağ'ın tanımına katılıyorum, jeopolitik devletlerarası ilişkilerde, devletin kudretinin oluşumuna, kuvvet dengelerinin şekillenmesinde, kapsamına aldığı aldığı kaynaklarla ülkelerin, hayat ve faaliyet alanlarının, mekanın,doğanın,coğrafi konumun etkisini belirleyen, vurgulayan bilgi disiplinidir. Buna ilave olarak jeopolitik disiplinin uygulama alanı ve devlet veya diğer güç erklerinin orta vadeli planlaması ve bunların uygulamasını kapsadığını da söyleyebilirim.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Kendimden Notlar Kısa anektodlar

10:35
Dünya üzerindeki ilk kez gittiğim herhangi bir şehirde şehir merkezini bulmak için yapacağım tek bir şey vardır.  "yokuş aşağı" yürümek, ya şehir merkezine varırsınız ya da deniz kenarına asla şehir dışına çıkmazsınız. Deneyin görüceksiniz, Amerikan ingilizcesindeki "downtown" tabiri burdan gelmiş olabilir gibi geliyor bazen.
**************************
İlk defa gittiğim şehir veya ilçede mutlaka birileri adres sorar, hiç sekmedi bugüne kadar. Kendi eşhrimde yada üniversite okuduğum yerde soran olmuyor pek.
**************************
İstanbul'un diğer yerleri belki kırılcak ama İstanbul'da en iyi panorama fotoğrafı sSiekeci Eminönü arasındaki sahil şeridinden çekilir bence. Galata Kulesi, köprüsü, boğaz ve haliç aynı karede enfes
***********************
İstanbul metrosuna göre şapkadan tavşan yerine bomba çıkabilirmiş, bilemicem ne maksatla yapıyorlar ama unutulmuş şapkaları ihbar edin diye anons geçiyorlar.
***********************
Annemin Otobüs koltuğunun arkasındaki ekranı ilk gördüğü andaki tepkisinin fotorğafını çeksem yüzyılın "ufa gören masum kötylü" oscarını kazanırdım kesin, baydır uzun emsafeli otobüs yolculuğu yapmıyor tabi kadıncağız.
*************************
İstanbul üniversitesi diş hekimliği fakültesine giderseniz doktorunuzdan anestezi iğnesinden sonra 5-10 dakika beklemesini rica edin. Arkadaş operasyonun tüm acısını duydum, zaten 5 dakkalık operasyon dışarı çıktım 5 dakika sonra uyuştu tamamen.
*************************
Hayır operasyon dediği de kistin yanındaki sıvıyı boşaltmak için lastik takmakmış, derdin söyleseydi ben patlatırdım biraz kurcalayıp anasını satiim, daha az acı çekerdim en azından. Neticde her halükarda ağzımı lağım olarak kullanıcaz.
************************
Spor yapın beyler bayanlar, ne sağlıklı kalmak ne de kilo vermek için. Refleksleriniz gelişir, ve refleksler yeri geldiğinde hayat kurtarırır tecrübeyle sabit
***************************
2 kez olan bir şey mutlaka 3.ye olur, bunu ciddiye alırsanız hayatınızdaki beklenmedik şeylerin sayısı azalır
**************************
Dize kadar gelen çizme botlar boyunuzu kısa gösteriyor hanımlar haberiniz olsun.
***************************
Bir şeyinf iyatı 5 lira olunca adamın alası geliyor lan, niye bilmem. lazım olmasa bile nolcak lan bi sigara parsı bile değil deyip alıveriyorsun.
*************************
En sevdiğim özelliklerim telefonla ilgili olanlardır. Uyurken telefonla konuşabiliyorum, mesaj atabiliyorum. Telefona bakmadan gelen emsaj-aramnın önemli mi önemsiz mi olduğunu %95e varan kesinlikle tahmin edebilliyorum. Gereksiz yere sinirlerim laçkalaşmıyor. Güzel bi özellik
***************************
Neden bilmem ama kuzey-güney yönünde uyuyamıyorum, uykuya dalmam çok zor oluyor ve bölük pörçük uyuyorum.
**************************
En tuhaf huylarım nedense uykuyla  alakalıdır. Yön takıntım dışında, çok yorgun olduğum zamanalr dışında yakın mesafede adımg eçtiğinde uykum haffiler duyarım. Arkamdan neler konuşulduğunu hpe bilirdim yurtta misal. Önemli bi telefon gelirse de ekseriyetle uyanırım yada uykuda cevap veririm.
**************************
Davul çalsa uyanmam ama sinek ve ve böcek sesleri anında dikiyor ayağa bi daha da uyuyamıyorum. TEnime bir şey dokunduğunda genelde uyanırım
*************************
Kişi kendini bilmeli ama kendinden başkası o bildiğini bilmemeli.2. kısım daha önemli dost var düşman var.
*****************************
Şu dünyada kendimden daha çok nfret ettiğim tek insan var o da Mürphy, hani şu kanunları olan. Sürekli haklı çıkmaz çok rahatsız edici bir durum, hiç özenmeyin bir halt olmuyor haklı olsanız bile iş işten geçtikten sonra ortaya çıkar o saatten sonra haklı olsan kaç yazar.
******************************
Karganın kahvaltısını yeni bitirdiği saatler ile gece yarısını her hangibir şehrin meydanında sote bir yere oturur gelen geçenlere bakarsanız %70inin erkek olduğunu görürsünüz. Meydanlar bulvarlar erkeklerin mahaller sokaklar kadınların diye paylaştırılmış sanırım
****************************
güzel olan sevilmeli güzeli sevmeli, orkideler candır koruyun kollayın
*****************************
Doktor demişken insana kobay/kadavra muamelesi yapan prof doktorlar azalarak bitin. LA bne ordayım duyuyorum adam öğrenciye ders veriyor not veriyor, ayaküstü köprü de yaptı ağzıma. bi sıçamdığı kaldı, belki ben istemiyorum alla alla
***************************
Eğer hiç bilmediğiniz bir konuda ders alıcaksınız benden ize tavsiye orta düzey bilen birinden alın. Çok iyi bilen birisi sıfır adama çok şey veremez.
***************************
2 tesis için 500 kişiyi önemsiz gören İsrail'in bir asker için Yüzlerce Filsitinliyi amğdur etmesi garip değil sanırım. Aynı şeyi İran yapsa cani olur
*************************
Prelineary empty strike- önelyici savaş. Kuzuyla kurt vardır hani aynı kaynaktan su içerler kurt buan sataşır suyumu bulandırma diye, kuzu ama su senden bana doğru akıyor der kurt yine de yer, işte o bahanenin teknik adıdır, İsrail ve ABD bolca kullanır.
***********************
Bu haftaki uykusuzda bunla ilgili karikatür vardı çok güldüm, bond çantayla portatif nükleer tesis taşıyordu ABDli biri
**************************
HAARP olmasa komplo teorilerinin yarısı yalan olur gibi geliyor bazen, ne mübarek makinaymış arkadaş isviçre çakısı gibi
************************
Herkes kendicne haklıdır ama kimse tamamen haklı değildir.
**********************
Rüya görmem ve de nadiren şaşırırım hatta bugüne kadar hiç şaşırmadım öyle aşırı şekilde. Normal algım fazla geniş sanırım her şeyi bekliyorum.
************************
30a merdiven dayarken hala velet muamelesi görmek çok can sıkıcı.
***********************
En sevmediğim insanlar;
Sürekli aynı şeyleri anlattığını fark etmeyecek kadar aptal ama onu dinlemediğimi çakozlayacak kadar çakal olan insanlardır.
*********************
İsim sima hafızam zayıftır ama ayak hafızam çok müthiş, eğer bina aynı yerinde durursa ayakları saldığımda eliyle koymuş gibi buluyor. -Bi söz sanatı yaptım sanki ama neyse
*******************
Eğer birine adres sormak için durduysam, aradığım yer görüş alanım içinde demektir. Ne zaman adres sorsam aha burda diye elle bina gösteriyorlar. Daha şurayı geçince şuraya git diyen çıkmadı.
***********************
Bi senedir ilçe sınırları dışıan çıkmıyorum neredyse, ay sonunda Alese giricem, 3 hafta içinde 3 şehir gezmek zorundayım. Mürpiyi bu yüzden sevmiyorum, eğer sınav olmasa kesin o işler çıkmazdı.
***********************
Bir yazıda en zorlandığm kısım yazıya isim vermek, çocuğum olursa ilkokula başlayan kadar isimsiz dolaşabilir gibi geliyor bazen. İsmi 5 saatte verip 10 dakikada yazdıım makaleler oldu.
************************
Asla yazarken düşünmem, düşünmüş olduğumu yazarım.
*************************
eğer sanatçı olsaydım sabah 4-7 arası uyumazdım, en yaratıcı olduğum zaman aralığı olduğunu fark ettim.
*************************
ilgi alanım dağınıktır ama dikkatim derli toplu sanırım. Kitap okurken transa geçtiğimi söylerler. Fiziksel müdaheleye verilen refleksif tepkielr dışında kendimi kapatıyormuşum. Oda arkadaşlarımın yalancısıyım.
***************************
Oda arkdaşım demişken ibne bencil bi tanesi sarhoşken oynatıp bi d evideoya çekmişti, şerefsiz bi de nete koymuştu. Kaldırttım tekrar hortlarsa diye tırsıyorum.
******************
Tırstığım diğer bir şey de bi fotomun yayılması. İstanbulda bir mekanda, "bu mekandaki ses sitemi gecici sağırlığa yol açabilir" yazan kolonun tam altında sızmış haldeyken fotomu çekmiş bir arkadaşım. Bu incisözlük çıktığından beri ceps olarak yayılcak diye ödüm kopuyor. Affetmem sızarım her yerde
************************
Bara gittiğimde ısınana kadar "kuul" ısıındıktan sonra "yabani diyorlar" halbüse bilmiyorlar ki pis huylandığımb ir yer var ondan uzak duruyorum, direkt "seks mode on" oluyor biri kazara denk gelirse ondan sonra gör sen şamatayı.
**************************
Başlamak bitirmenin harbidend e yarısıymış, bunları yazmaya üşeniyordum 10 dakkada bitiverdi bak.
*************************
Birisi sürekli aynı eşyleri söylüyorsa bilin ki ya vicdanını rahatlatmaya yada kendini ikna etmeye çalışıyordur
**************************
Eğer birine yalan söyleyecekseniz iki şeye dikakt edin:
kendizinin de inanmasına ve gözlerine direkt bakmaya
*****************************
Biri bana yalan söylediğinde anlarım ben de denemeyin ama nasıl anlıyosun derseniz cevap veremem, hissediyorum yalan olduğunu.
**************************
Dünya üzerindeki size ne uzak nokta sırtınızdır. Coelho'nun bir ktiabında okuduydum sanırım güzel noktaya temas etmiş.
*************************
Eğer bir şeyin gerçekleşmesini istiyorsan ya üm varlğınla site yada hiç isteme. Birini cohelho dieğrini mörpi söylemiş
****************************
Alkole özendirmek gibi olmasın ama Alese sarhoş giricem tek carem o sanırım, bugüen kadar sarhoş girdiğim hiç bir sıanvdan çakmadım. istatistik de matematik gib yalan söylemiyordu inşallah
****************************
Takım elbiseyle uzun mesafe otobüs yolculuğu yapmak montla sıçamktan daha zor, tecrübeyle sabit deneyin inanmazsanız.
*****************************
Yaş kemale erdiğinde bütün akrabalar size birilerini bulur ama hiç biri tanıştırmayı akıl etmez.
***************************
Oyun oynarken, kitap okurken veya uyurken soru sorulduunda direkt başımdan savmak için evet diyorum soruyu anlamadan, başıma iş açıyor bu huyum ama yapcak bir şey yok.
*****************************
Çoğu öğrencinin aksine sessiz ortamda ders çalışamam aslında sessiz ortamda hiç bir şey yapamam düşünmekten başka, gürültüyü seviyoru düşünmekten alıkoyuyor ilave olarak konsantre olup olmadığını gösteriyor sana.
*****************************
En sert rock müzikle bile uyuma potansiyelim var
*******************************
bir gün kendimi bir yerde unutucam diye endişelendiğim olmuyor değil
*****************************
Eğer bir şeyin ezberinizde kalmasını istiyorsanız uykuya dalmadan heemn önce okuyun

11 Kasım 2011 Cuma

AB'nin Türkiye Sınavı

06:58
Ön not: bu yazı 2005 sonrasını es gecicektir, hem fazla bilmediğimden hem de kriz sonrası işler biraz daha karıştı daha da uzamasın diye zira hayli uzunca bir yazı olucak.
Ön not 2: yazıda İngilizce terimler filan olabilir anlamayanlardan özür dilerim elimde olmadan mecburen kullanılıcam.
Ön not 3: ilk önce linkleri okumanızı şiddetle tavsiye ederim aksi halde havada kalıcaktır yazı.

Önsöz
Avrupa Birliği sütunlu yapıya sahiptir yatay düzeyde. Genel olarak konuşuyorum, 3 sütunda ulusal düzey hakimdir yani üye devletler ağırlık basar, 2. sütunda Ulusüstü yapılar ile ulus devlet hemen hemen eşittir, ilk sütun neredeyse tamamen birliğin eurokratların elindedir. Yatay olarak anlaşılacağı üzre,
1-Eurokratlar, ulus üstü temsilciler
2-Ulusal düzey devlet adamları ve politikacılar
3-Ab vatandaşları ve bölgesel yönetimler
mevcuttur.
Buradan anlaşılacağı üzere mevzu bahis birlik-genel konuştuğum zamanlarda birlik diyeceğim zira tarihsel süreçte isimleri değişti- homojen bir yapıya sahip değildir.

Kısaca belirtmek gerekirse AB Kant, Erasmus gibi düşünürlerin hayalinin, ABD'nin siyasal ve finansal desteği, Robert Schuman, Jean Monnet gibi figürlerin aktif çalışmaları,   2. dünya savaşı sonrası atmosferin etkisiyle kurulmaya başlanmış; 2005 itibari ile asli amaç olan ekonomik birliği tamamlamış, siyasi birlik ve genişlemesi halen devam eden, sui generis bir entegresyon sürecidir. AB'yi model alan entegresyon denemeleri latin amerika, kuzey amerika ve Asya'da hali hazırda mevcuttur. ABD'nin Bop planı bana göre bir ortadoğu entegresyonun ibaret, islam ülkelerinin entegresyonuyla birlik oluşturma fikri.

Avrupa birliği hakkında bilgiler için linke tıklayın. 

29 Ekim 2011 Cumartesi

Hayat Yolu

10:25

 Hayatımız han gibidir, bazı insanlar girer bazısı çıkar bazısı konaklar bazısı sadece çay içip kalkar. Her yolcu iz bırakır o handa, her yolcunun kokusu siner duvarlara ama az ama çok. Bazısı benimser güç bela ayrılır, bazısı sevmez karşıdan bakıp geçer. Bizim mevzumuz iz bırakanlar tabii ki de.

Demin kokusu siner dedim ya, koku hafızası insandaki en gülü hafızadır derler. Bence doğruluk payı yüksektir, çok sevdiğimiz şeyleri kokusuyla birlikte hatırlarız, en kolay anı çağırma kokular tarafından tetiklenir. Biyolojik taksonomi ne derse desin, en nihayetinde bizler de hayvan sınıfındayız , koklaşarak anlaşmaya devam ediyoruz. İster farkında olun ister olmayın vedalardaki sarılmalarımızda bu yüzden.

4 Ekim 2011 Salı

Ergenlik ve İnsanlık

14:13
İnsanların üç büyük çelişkisi vardır Sebastian.

Birincisi tembelliktir, insanlar evrendeki her şey gibi tembeldir ama toplum bunun tersine iknaya çalışır bizi, en temel çelişkilerimizden biri budur. Enerji korunumu kanunu dahil pek çok fizik yasası bunu söyler. Bilinç sahibi olmamız canlı olmamız bir şeyi değiştirmez, netice itibariyle atomlardan oluşuyoruz. Ve bu atomlar fizik kurallarına tabiler. Birileri bilincin insanın kendi doğasu ve dış doğaya karşı gelmek olduğunu söylüyor diye böyle olucak diye kaide yok dostum. Bİlinç kendini doğaya karşı ispat etme varlığını kanıtlamak zorunda değil. Ammavelakin tüm insanlık tersine inanıyor

30 Eylül 2011 Cuma

Postu Moderen

08:33
Öncelikle yazıya girmeden önce bunun gayet entel dantel bazı şeyleri ister istemez dışarda bırakan bilgilendirici bir makale girişimi olacağını bildireyim. Kendi fikirlerimden ziyade mevzuya olan çeşitli görüşlerden ibaret olacaktır hoş zaten ekseriyetle bir yerde duyup okuduğumuzu anlatırız ya neyse.

   Postmodern mevzusu çok karışık bir durumdur, şahsen postmodernizm postmodernist demekten tırım tırım kaçarım bana yanlış gelir gereksiz gösteriş olmasa bile tam tanımlanmayan bir kelime en nihayetinde. Sorunların ilki postmodern nedir? daha doğrusu moderni biliriz de post ne anlam kadar? modernin sonucu mu, devamı mı, gelişmiş hali mi,inkarı mı, reddi mi, modernizmden sonra doğan mı modernizmin yerini alan mı?

14 Eylül 2011 Çarşamba

Trafik kazası

10:10
    Bir kaç gün önce ilçe merkezinden dolmuşla eve geliyorum. Telefonu yeni aldım oyunlara sardım oynuyorum kulaklıkla mp3 dinliyorum bir yandan teknolojinin nimetleri. Özetle etrafla ilişğim kesilmiş. Dolmuş duruyor, aha geldik deyip telefonun mp3ünü ve oyunu kapatıyorum hangi duraktayız diye bakacakken, acı bir fren sesi tok bir çarpma, yolda bir çift çocuk terliği çocuk yok. Bir an donup kalıyorum ineceğim durağa yakınız zaten, dolmuşta hareket etcek gibi değil. Yolculardan bir kısmı bağırıyor filan. Aceleyle iniyorum, ama ayaklar da gitmiyor manzarayı görmek istediğimden emin değilim derken bir kız çocuğu sekerek şerit arasındaki çimliğe çıkıyor. Bir şey olmamış, melekler çocukları korur derler şahsen inanırım.

Tarımsal Mücadele

09:14
         Hep derler eskiler "toprakla uğraşmak sinir stresi alır" diye, doğrudur doğru olmasına da bunun da istisnası var yabani otların temizlenmesi. Bu eylem insanı çileden çıkarmaya muktedirdir. Şimdi size kendimce geliştirdiğim metotları ve ipuçlarını anlatıcam yalnız peşin söyleyeyim ne botanistim- gerçi bunu istediydim lise 1de işsiz kalırım diye tm seçtim başka bölüme gittim şu an hala işsizim de neyse- ne de çiftçiyim. Benim bahçeyle alakam zaman zaman anneme yardım etmekten ibarettir ki annem de uzman çiftçi sayılmaz. Hoş benden daha çok anlıyor ama.

1 Eylül 2011 Perşembe

Kader ve Karakter

01:15

     İnsanların kaderi ana karnında çizilir, gerçi artık kadere inanan yok ama onlara da şöyle anlatayım ana karnındayken de genlerimize bilgi işlenir, biliçaltımızın beyaz kağıdı dolmaya başlar. Bugün bazı anneler bilir, çoğusu bilmez bebekler de hisseder; hem de kordon bağıyla kanla hisseder gücünü siz tasavvur edin. Annenin duyguları, dış dünyanın etkileri ,size karşı duyulan hisler, daha doğmadan hakkınızda yapılan dedikodular, arkanızdan edilen laflar bir bir işler içinize.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

İstanbul Çarşı Pazar

09:43
Gezerken kafamda 12 saat boyunca söylenen şarkı 


Her şey nasıl başlamıştı hatırlamıyorum, dur hatırladım canım sıkılıyordu içerden bir ses duydum. "Ben de gelcem" dedim. Olmaz dedi, "yörü git lan bekçi miyim ben" dedim. "Taşıyacaksa gelsin" diye haber yolladı annemle "olur" dedim safca hay demez olaydım. Bi kere niye centilmenliği bırakıp öküz olmaya karar verdiğimi hatırladım, hatun kısmına bi kez kibarlık ederseniz tüm angaryayı size ihale ediyor arkadaş canım çıktı.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

ölesine

16:45
arka fon müziği
dünyalar kuruyorum başrolde sen olmuyor
bir bardak var önümde ne koysam dolmuyor
sevgim sana çağlıyor set kurmuşsun aşamıyor
konuşsam olmuyor sussam gönlüm razı gelmiyor
kelimeler yetmiyor satırlar tükenmiyor
ne yapsam olmuyor nazım geçmiyor
kelimelere saklanıyorum kendimden kaçıyorum yetmiyor
karşına geçemiyorum korkuyorum yemiyor
neyden korkuyorum onu da bilmiyorum, üzmek istemiyorum
senden geçme faslındayım biliyorum her ahltı biliyorum
bunu nasıl yaparım bilemiyorum.
aczim batıyor kendime kızıyorum söyleniyorum
selam verenin ağzına sıçıyorum öfkem geçmiyor
neye öfkeliyim derdim ne onu da bilmiyorum
tek bi cümle duymak istiyorum söyleyen sen içerik malum
söylemek zor biliyorum müdahele edemiyorum
kendin gelmeni bekliyorum gelmiyorsun susuyorum
halimi soruyorsun anlatıyorum hala bilmiyorsun
anladım diyorsun üzülmeni istemiyorum diyorsun
anlamıyorsun ben seni bi nebze de olsa anlıyorum ama
sen beni hiç anlamıyorsun, onu bırak anlamaya bile çalışmıyorsun
cabalamıyorsun her şeyi anlıyorum da niye denemiyorsun işte bunu
hiç ama hiç anlamıyorum zordur sevmek bilirim
belki yaralısın güvenemiyorsun ama arkadaş olarak sevebiliyorsan
istersen yapabilirsin biliyorum, napsam netsem bilmiyorum
silsem seni hayatımdan izin kalıcak adım gibi biliyorum
silmesem rol yapsam cuvallarım gün gibi ortada
görüşsem bir türlü görüşmesem bin türlü
kuruyorum konuşamıyorum susuyorum kendimi çekiyorum
olmaya başladığım insandan nefret diyorum ama yine de devam ediyorum
sohbetini varlığını ilgini kaybetmek istemiyorum ama
dokunmanı sevmeni bir ömrü benle tüketmeni de istiyorum
bencillik sevgi mi onu da bilmiyorum en kötüsü bunları sana diyemiyorum

18 Ağustos 2011 Perşembe

Sesime Seda

13:52
Sol yanımda bant seninkinde yakı
Söker belki kalbindeki nasırı
Sessizliğim seda belki de yankı
Sensizliğin tek ilacıdır rakı

Ezberledim gülüşün hep gözümde
Eğreti değil sevdan can özümde
En kötü anımda bir gülüşünle
Evhamlar uçar gül/sen hep yüzüme

Dağlara kıyamam ah çekmem be yar
Derdin hasretin ciğerimi dağlar
Dersin yarenim, demezsin bana yar
Destur ver geleyim içim kan ağlar


Ahdım var yanında olamasam da
Ah etmem kalbimi parçalasanda
Aşk hariç her şeyden geçerim ama
Allar giymeden sen bitmez bu sevda

14 Ağustos 2011 Pazar

Murphy ile Mücadelem

09:59
   Her şey evvelsi gün başladı, farkına varmam da bu güne tekabül eder. Kıllanmaya başlamıştım bi kere. Ablam da iftara yemeğe çıkardı dışarı gel de kıllanma bi kere ablam bu. Neyse tamam dedim mahalleden bi arkadaşla kuzen de var bir şey olmaz diye. Neyse zaten mevzu farklıymış, kuzenle o köyden arkadaşın arasını yapma girişimi, zaten uyandıydım ama çaktırmadım. Yine de kıllanmış durumdayım dedemden sonra tanıdığım en pinti insan bana yemek sölicek bababak. Dedem ayrı mevzuydu muhasebe ilmini bulan insan o olabilir öyle bi adamdı rahmetli. Ablamın cimriliği hem genetik hem de burçtan kaynaklı-aslan burcu-. Her neyse oturduk mekana ablam her zamanki zevksizliğiyle kebabcı bozması yere geçmiş. Masaya oturduk aklı enişte de izin almamış ama tercihlerime karışmaya başlayıp cimriliğini açık edince dedim her şey yolunda sanırım. Mevzuyu eve dönünce öğrendim zaten parayı annem vermiş.

12 Ağustos 2011 Cuma

9 Ağustos 2011 Salı

Faşizm neden kötüdür?

11:25
Her şeyden önce faşizm kelimesi normalde neydi bugün nedir? buna bir cevap vermek gerekir. Zira kelime soğuk savaş döneminden itibaren şiddetli bir bozulmaya uğramıştır. 2. dünya savaşında yol açtığı durumlar ve ideolojinin bir yerden sonra kontrol edilemeyeceğinin fark edilmesi ve demokrasiden evrilmesi üzerine çoğu ülkedeki yönetici elitler bu idelojinin üzerini çizmiştir. Soğuk savaş döneminin başından itibaren iki süper gücün üzerinde anlaştığı nadir konulardan biridir. Bugün faşizm denildiğinde kastedilen şey nadiren ideoloji olan faşizmdir.

12 Temmuz 2011 Salı

Beyin ve Bilgisayar part 4

13:23
 ön not: koyu yazılar link içermektedir, yazarın objektiflik,bilimsellik,doğruluk gibi iddiası bulunmamaktadır.
     
                       İşletim Sistemimiz Dil-Türkçe

   Dillerin nasıl ortaya çıktığı konusunda çeşitli teoriler var hem fazla bilmediğimden hem de yazının konusu pek gerektirmediğinden bu kısımlara girmiyorum. Ama tahminimce doğadaki sesleri taklit ede ede oluşması olasıdır. Yenidoğanları konuşmayı öğrenmesi de ses taklidi şeklinde ilerler. Zaten meselemiz tam olarak bu değil, tarihin bir döneminde ademoğlu sözlü iletişime geçmiş.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Hayat Arkadaşı

23:58
okurken dinle   
    Koşulsuz yanında olmak, konuşmaktan anlaşmaktır. Hem en yakın arkadaşı hem sırdaşı hem eşi hem hayat koçu olmaktır. Güvenmektir, değiştirebildiğin huylarını değiştirip kalanları kabullenmektir. Mutluluğunu, üzüntüsünü, acısını paylaşmaktır. Sırlarını paylaşmak, o sırlara ona bile anlatmamaktır.En çok ondan utanıp bir tek onun yanında utanmamaktır. Hayata karşı omuz omuza sırt sırta yan yana el ele karşı durmaktır. Düştüğünde elini uzatan ilk kişi olmaktır, sıkıyı görünce gelsin hayat bildiği gibi diyebilmektir. Yüz yüze değil birlikte ileriye bakmaktır, geleceği birlikte planlamak birlikte yaşamak bir ömrü paylaşmaktır.

5 Temmuz 2011 Salı

Bir Anomali Durumudur Aşk

06:14
Okurken dinleyin, iyi gider bence

Aşk var ya nasıl bir şeydir anlatasım geldi yanaşın yamacıma, her ne kadar illuzyon durumu ve aldatmaca olsa neticede tezahürleri var demek ki böyle bir şey vardır diyebiliriz. Nerede okudum yada duydum hatırlamıyor ama bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre beyindeki nöronlar ani bir şekilde çoklu haraket ediyormuş o ilk etkilenme esnasında-3 sn derler. Yani diğer bir deyişle adına aşk dediğimiz şey aslında beynin kısa devre yapması gibi bir şey, " aşk başa gelince akıl senelik izne çıkar diye boşa demiyorlar.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Modern Zamanlarda Aşk

15:51

Öncelikle var demicem bu beklentiyle girenler kibarca siktir olabilir, inanmak istediğinize inanmaya kendinizi kandırmaya devam edin. Ne demişti Nil abla "modern zamanlar aşk kudurmuş mudur?" bence aşk değil ama insanlarda böyle bir eğilim var reklamlarla bilinç altına kazınan kadın modeli tvlerde aşk diye dayatılan şeyler verilen mesajlar hep bu yönde. Aşk filmi diye piyasaya sürülen filmlere bir bakın "ıssız adam" yok "kaybedenler kulubü" rock'n rolla yaşam tarzı sdaee seks üzerineydi hatun milleti bakar ay ne kadar hoş der.  Mevlana'nın Yunus'un doğduğu şark coğrafyasına şiir iklimine ne müsait bir coğrafya nasıl oldu da bu hale geldi hayret. Batının kültür emperyalizmi sadece teorik bir şey değil ayıkmak lazım.

About Us

Recent

Random