Her şeyden önce faşizm kelimesi normalde neydi bugün nedir? buna bir cevap vermek gerekir. Zira kelime soğuk savaş döneminden itibaren şiddetli bir bozulmaya uğramıştır. 2. dünya savaşında yol açtığı durumlar ve ideolojinin bir yerden sonra kontrol edilemeyeceğinin fark edilmesi ve demokrasiden evrilmesi üzerine çoğu ülkedeki yönetici elitler bu idelojinin üzerini çizmiştir. Soğuk savaş döneminin başından itibaren iki süper gücün üzerinde anlaştığı nadir konulardan biridir. Bugün faşizm denildiğinde kastedilen şey nadiren ideoloji olan faşizmdir.
Bu tavrın en büyük ispatı Nazizm değil faşizm kullanıyor olmasıdır. Nazizmden bahsetmek bile yasaklanmıştır, ama Nazizmin yol açtığı durumları tarif etmek için bir kelime gerektiğinden bu anlam faşizme yüklenmiştir. Faşizan tavır faşist düşünce faşist söylem gibi tabirler türemiştir-hem Türkçe'de hem İngilizce'de mevcut-, faşist kelimesine tüm negatif anlamlar yüklenmiş anlamı genişlemiştir, kelimenin bugün İngilizce ve Türkçe'de temel olarak "hoşgörüsüzlük" ve "diğer kimliklerin zararın kendi kimliği savunmak" kullanılmaktadır. İdeolojiden oldukça uzaklaşmıştır. Ksenofobi-yabancı düşmanlığı, homofobi, antisemitizm,feminizme karşı olmak gibi şeylerde faşist düşünceye mal edilmiştir.
Diğer bir deyişle bugün faşizm dediğimiz şey bir grup üyesi olarak başka bir gruba karşı genelleme ve ön yargıyla negatif tavır içine girmektir. Kelimeye yüklenen bu anlamlar ve anlam genişlemesiyle kullanmasına rağmen olayı etnisiteye bağlama kolaylığına kaçanlar vardır ki çok doğru bir tavır değildir.
ABD'nin yoğun propogandasına ve üstünün çizilmesine rağmen yönetim aracı olarak faşizm hala uygulama alanına sahiptir, ideolojik saf halinin üstü çizilmiştir, şekil değiştirip varlığını hala devam ettirmektedir. En temel fark artık direkt olarak kafatası fenotip üzerinden ilerlememektedir. Milliyetçilik ve daha çokçası kültür milliyetçiliği şeklini almıştır. Mikro ve makro olarak birbirini tetiklemektedir. Makro düzeyde hegemon ABD ve batı eksenli yaşam ve kültürün dayatması ile alttan mikro grupların kültürel kimlik dayatmaları arasına sıkışmıştır. Ulus devletlerin ulusal boyutta milliyetçililik veya kültür milliyetçiliği yapması ise hem bireylerden hem de uluslararası camiadan tepki görmektedir.
ABD başta batı bir yandan faşizm ideolojisini gerektiği alanlarda kullanmak hem de kontrolsüzlüğünün önüne geçmek istemektedirler. Zira faşizm mobilasyon gücü kanıtlanmıştır aynı şekilde kontrolden çıkmasının ne kadar kolay olduğu da ispatlanmıştır. O yüzden ideolojiyi yeni formlara sokma yolunu seçmişlerdir. Dil ve kültür dayatması olarak hala devam etmektedir. Bknz: Medeniyetler çatışması.
Bir yandan neredeyse küfür olarak kullanılmasına rağmen diğer yandan hemen herkesin değişik şekillerde faşist düşüncelerde-günümüzdeki kullanımıyla- olduğu da çoğunluk için geçerli bir gerçektir. Bir şekilde ırkçı-faşist söylem ve davranışlarda bulunuyoruz farkında olsak da olmasak da. Türkiye üzerinden gidersek hemşehricilik, doğu-batı eksenli ayrımcılık, müslüman ateist, sünni-alevi, beyaz Türk-avam ayrımları en belirgin faşizan tavırlardır.
Peki faşizm neden bu kadar kolay benimseniyor neden bu tavırlar içine giriyoruz? bu sorunun sosyolojik gerekçeleri basit olarak: grup aidiyeti ihtiyacı-bknz maslowun ihtiyaçlar piramiti-, egomuza hitap etmesi ve bence en önemlisi kolayımıza gelmesi. İlkine gelirsek herkes bir veya birden fazla kimliğe haizdir, aidiyetinin bu kimliklere olması diğer kimliklere tolerans göstermemesi tahammülsüz olması çok anormal değildir. İkinci olarak egomuza hitap ediyor, her ne kadar modern dünyada medeni ve düzgün birey olmanın ön koşulu "id"imizi baskılamak olarak lanse edilmek olsa da, bence insanlığa asıl zarar veren kısım idimizden ziyade egolarımızdır. Bu savaşların cinayetlerin tecavüzlerin asıl sebebi id değil egodur. Daha iyi bir dünya için asıl egomuzu baskılamalıyız.
Son maddeye gelirsek evet kolayımıza geliyor, doğadaki her şey gibi biz de bilinçli olduğumuzdan kendimiz aksi yönde zorlasak da "minumum enerji" sarf etme eğilimi gösteriyoruz, diğer bir deyişle doğamız gereği tembeliz. Bu tembellikten kelli her durum için ayrı düşünmek karşımızdakini tanımak yerine genelleme eğilimi gösteriyoruz. Bu genellemelerin haklı veya haksız olması konu dışıdır, yapmıyorum diyen kendini kandırır. Modern dünyanın insanı doğasına karşı gelebildiği ölçüde insan olarak nitelemesi de ilginç bir durumdur.
Gelelim faşist değilim diyenlere, bunlar ekseriyetle hümanist addederler kendilerini. Ortak payda insan aidiyetimiz insan türüne diyen insanı tanrılaştıran insan topluluğudur. Tanım gereği insan türünün faşizmini yapıyorlar zaten, aidiyetleri daha genel bir gruba-insanlığın tamamı- olsa da diğer canlı gruplarına karşı üstünlük taslamak mevcuttur. Dünya üzerinde sadece biz yaşamıyoruz. Kaldı ki hümanistim diyenler bile sadece teoride kalmaktadır çoğu zaman, en basitinden faşist dedikleri insanları kümenin dışında bırakmaktadırlar. Sokakta yürürken misal bir Çingene veya tinerci gördüklerinde "gel kardeşim elini ver bana" diyeceklerini sanmam.
Uzun lafın kısası hepimiz biraz kazısan faşistiz, şiddeti veya dışladığımız canlıların sayısı değişiyor.
Peki hepimiz böyleysek faşizm neden kötüdür? Çünkü kontrol edilmesi, kitle yönetimi için kullanılması ham haliyle zordur. Bu yüzden bilinçli olarak bütün kötü anlamlar bu kelimeye yüklenmiştir. Aleni bir şekilde ideolojiye uygun faşistsen her türlü hakarete maruz kalırsın ama sadece ara sıra faşist düşünce ve söylemlerde bulunursan veya üstü örtülü kültür milliyetçiliği formunda yaparsan sorun yoktur.
Hümanistlere geri dönersek, insanı tanrılaştırıp ortak paydaya kendi türümüzü koymak bence en tehlikeli düşüncedir zira insanın insana neler yaptığından yola çıkarak insanın insan olmayana neler yapabileceğini çok rahat hayal edebilirsiniz. Zor olan tüm canlılara ve kainata kuçak açmaktır. Asıl soylu duruş aborjinlerin, kızılderililerin, Amerika ve okyanusya yerlililerin duruşudur. Mevlana'nın duruşudur. Yaradılanı yaradandan ötürü sevmektir- inanmayanlar için tüm canlıları-yaratıkları sevmektir. Bu demek değildir ki hasta eden virüsleri koruyalım, zarar vermediği müddetçe her canlının yaşam hakkına saygı duymak, yaşam alanına hayati durumlar harici müdahele etmemektir asıl soylu tavır. Bunu yapabildiğimiz zaman dünya cennet olacak ama yapabilir miyiz derseniz çok zor. Bunu yapmadan ben faşist değilim diyen de halt etmiş bence.
9 Ağustos 2011 Salı
Faşizm neden kötüdür
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder