26 Ekim 2019 Cumartesi

Gezi Yazısı, Akçay


Ayıptır söylemsi, geçen tatile gittik. Annem, babam ve ben. Benimkisi biraz mecburiyetten aslında, hiç içimden gelmiyordu ama yapıcak bir şey yok.

Her şey Balıkesir'e buradan giden Nurdan adlı tanıdık yüzünden başladı. Babam gittiğinden beri gelicez diyormuş. e gidin dediğimde haliyle sensiz olmaz diyorlardı. İyi dedim para da var bu sene gidelim madem. Babamla annem mart sonunda başladılar reklam yapmaya, gidicez de gidicez ama tabi tarih belli değil. Babama kalsa mayıs başı dikicek bizi akçaya, kim dediyse işte sezon başlamadan ucuz olurmuş filan. denize girmicekler tabi kafaları rahat, ben napıcam düşünen yok. velhasıl kelam parasını muhtemelen hiç alamayacağım tercüme işini 2 haftada bitirdikten sonra haziran ortası hadi gidiyoruz dedim. Aylardır muhabbeti var ama her Türk gibi somut bir şey yok. Valiz alınmamış alışveirş yapıcaz diyorlar yapılmamış. Israr edip bi tane ufak valiz almıştım başıma gelecekleri bildiğimden. Ben alışık olduğumdan alacağımı tık tık yerleştirdim. anneme bıraktım kalanları.

ha tabi gitmeden önce antlaşma yaptım, huylarını bildiğimden, para hesabı yok ne diyorsam onu yapacaksanız filan diye. Tabi gene havada kaldı ama neyse. En büyük hatam süre hesabında oldu. İzmir-Tekirdağ arası yaklaşık 13 saat sürüyor, balıkesir bize daha yakın gibi gelmişti bana. Hani 5 saat filan diye hesapladım gündüz gidelim dedim. 7 saati geçiyormuş. Çanakkale aktarmalı gitmek zorunda kaldık gündüz arabası kaçırdığımızdan dolayı. Acemiliğin ilk faturası 105 tl.  Babam kaz dağı görücek ve Nurdan ablaları görücez diye gidiyoruz ama ev telefonu açılmıyor. ta nedne sonra dayımın orada olduğunu öğreniyorum-bana kimse demedi ne bileyim- Dayımı arıyorum, onlar da dönmek üzereymişler köye. Altınoluk'a niyetlenmişken kendimizi akçay'da bulduk. Gece geldik onlrda kaldık sağ olsunlar miafir ettiler, görenin az yukarısında ismi aklımda kalmayan ama güzel esintisi olan bir köy.

Giderkende Güre'de kaplıcaları orada bir yere gtürdüler günlük 75 tamam mı tamam değilse de tamam dedim mecburen. Aslında yarın kendim gezip bakıcaktım ama bulmuşlar daire, babam laf yapıcak onu da biliyom. 3 gün kalalım burada madem dedim. İlk gün alışverişe gittik, tahmin ettiğim ama kontrol etmediğim üzere annem doğru düzgün hiç bir şey koymamış valize. akçay merkzden, madonun oraya inerken sağda kıyafet satan bir yer var, o kadar gidip geldik oraya, ne mekanın adı ne de fotoğrafım var. Ama orada çalışan Meltem bizden özellikle benden baya bir dua alıcak, ısmarladığım yemeğe ilave olarak. Çok yardımcı oldulr sağ olsunlar. Alışveriş derdinden biraz kurtuldum.

Güre kaplıcaların olduğu yer, yukarısında pınarbaşı var, turdayken yemek yediğimiz yer, annemler pikniğe de gitmişti. Akçay tarafındaki en sakin yer diyebilirim. Zeytinliden bile daha sakin. En eski yerleşim yerişömiş civardaki. Eski merekzi yukarda kalıyor. Yeni merkez kaplıcaların az ilerisinde. Belediye kaplıcalarında, 1 saatlik 2 kişilik banyo 10 tlydi. Babam baştan girmicem dedi tam çıktık gidiyoz beyfendinin giresi geldi. Suyu ne işe yarar bilmiyorum ama rahatlatıyordu. Biraz hamam tarzı olmuş, havuz kısmı da varmış. O yol üstünde 3-4 tane termal hotel var. akçay merkezde bunların reklamlarını görürsünüz. Reklamlar genelde gerçek, tanıtım amaçlı, otel hizmetlerini kullandırıyorlar ama dolandırıcıları da varmış. Kalmakta ücretsiz diyen olursa yalandır ama jspayı kaplıcayı açık büfeyi filan kullanabilirsiniz davetle derse gidilebilir. Ben gidicektim de babamlar yaşlı işte işkilleniyor. Açık büfe her zaman cezbetmiştir beni.

Güre'nin kumsal kısmı hem sürekli değil hem dar hem de çakıllı, yine de güreden akçaya doğru biraz yürürseniz girilebilecek yerler var. Şahsen ben ilk deneyişimde 5 dakika dayanabildim. Niyetlenmiştim ama çok soğuktu zaten yüzme bilmiyorum pek. 3 gün gölgede yanmakla geçti. Çay bahçesi olan bir yer bulduk orada oturduk genelde. Zaten Güredeki plajlar biraz otel istilası altında. Bir tane gece mekanına gittim eski merkezde sahilin bir üst sokağında. Balıkesir'in mekan kültürünün üzerimdeki şok etkisi başladı bilahare değinicem. Nete girip fotoları atıcaktım. gittiğimizin 2. günü ilk defa annemleri yalnız bıraktım daha fotoları atamadan 1 saat sonra telefon çaldı. Baban acile gidiyor.

Dakka bir gol bir, kaldığımız yerde tvnin sesi çıkmıyordu, ev sahibini ara dediydi, adam sese napıcak filan deyip aramadım ben. içim de rahat etmedi ama, sorun olur mu olmaz olur mu bak baba iş çıkarma olmaz. iyi deyip çıkmıştım. Niye çıktığını hatırlamıyorum diyor ama kesin TV yüzünden inerken düştü. Tansiyonum filan diyor da perşembenin gelişi çarşambadan belli. Tekirdağ dışına çıktıkları yok ki. Daha geleli 2 gün olmamış, havasına suyuna alışmamışsın, sıcakta oturmuşsun doğru düzgün yemek yememişsin, kalkıp üstüne bira içersen başka ne olacaktı. Hani ben çabuk uyum sağlarım iklime ama 5. güne kadar gündüz alkol almadım..

merdivenden düşmüş kafası yarılmış, beli çürümüş filan ama çokta ciddi bir şeyi yoktu çok şükür. Kalan 12 boyunca her önüne geleni onu anlattı, malzeme çıktı. Gelgelim Edremit devlet hastanesine. Hayatımda gördüğüm en garip hastaneydi. Tuvaletler hariç her odaya isim vermişler. Çoğu da yapan insanların isimleri. doktorun adı mı yoksa odanın adı mı anlayana kadar akla karayı seçiyor insan. İlave olarak çok donanımsız bir hastane, Allah orada kalanlara kolaylık versin. Doktorları da gözüm tutmadı pek. Acilde kavga çıktı zaten, yoğun diye gerilmiş görevliler, e acildesin gayet doğal yoğun olması.


Devamı gelir mi bilemedim üstünden çok geçti


1 yorum:

About Us

Recent

Random