Öncelikle yazıya girmeden önce bunun gayet entel dantel bazı şeyleri ister istemez dışarda bırakan bilgilendirici bir makale girişimi olacağını bildireyim. Kendi fikirlerimden ziyade mevzuya olan çeşitli görüşlerden ibaret olacaktır hoş zaten ekseriyetle bir yerde duyup okuduğumuzu anlatırız ya neyse.
Postmodern mevzusu çok karışık bir durumdur, şahsen postmodernizm postmodernist demekten tırım tırım kaçarım bana yanlış gelir gereksiz gösteriş olmasa bile tam tanımlanmayan bir kelime en nihayetinde. Sorunların ilki postmodern nedir? daha doğrusu moderni biliriz de post ne anlam kadar? modernin sonucu mu, devamı mı, gelişmiş hali mi,inkarı mı, reddi mi, modernizmden sonra doğan mı modernizmin yerini alan mı?
Ekseriyetle bunların kombinesyonu şeklinde kullanılıyor, pm-postmodernizm- modernizm anlamına direniyor, bu anlamı gizliyor ve yeni bir çağ tarafından aşılan modern'in tam bilgisini ima ediyor. Bir çağ ise bizim görme düşünme anlama ve üretme tarzımızdaki değişikliklerle tanımlanır.Bu değişikliklerin salt,teori ve ekonomi tarihi alanlarında yansımalarına bakarak pme pratik bir tanım getirebiliriz belki.
Eğer okuma maksadınız sağda solda fikir belirtmekse bundan sonrasına devam etmemenizi tavsiye ederim zira hayli kafa karıştırıcı, rezil olmakta var işin ucunda. Pm iki ana alanda kuvvetli etkiler bulmuştur sanat ve edebiyat. Sanatla devam edeceğim, şunu belirtmem gerekli bu alandaki bilgim tamamen okuduklarıma dayalı fazla ilgili değilim.
Modern kelimesi latince kökenlidir " tam şu anda" anlamına gelen modo kelimesinden gelir. Ms. 11. yyda-1127- Abbot Suger-mimar- Roma'da daha önce görülmemiş o esnada ne ad vereceğini bilemediği daha sonradan gotik tarz diye anlandıracak mimarı tarzın bulmasıyla modern kelimesi kullanıma girmiş. Mimarideki kalıcığın temsiliyeti sorunu o günden beri sürmektedir, gotik mi klasik mi daha iyi temil. eder. Gelgelim modern kelimesi de zaman bildirme acısından sıkıntılıdır. 13. yyda modern sayılır bazı yönlerden veya 16. yy, jeolojik acıdan bakarsak m.ö 10bin bile modern bir tarihtir.
Tabi ki kullanım acısından batı odaklı kullanımı alacağım, o zamanlar ile şimdinin kıyası veya tarihsel diyalektik sonucunda tarih(sanat ve edebiyat tarihi) anlayış farklılıklarına göre dönemlere ayrıldı, ortaçağ rönans,barok,romantik. batı kültüründe Marksta hayat bulan tarihsel deternizm gayet etkilidir. Yani şeylerin nasıl olduğu veya olması gerektiğini tarih belirler.
Marksizm toplumun geleneksel ya da kültürel kurumlarıyla ekonomik üretim güçleri arasında yapısal bir farklılık olduğunu ileri sürdü. Altyapıdaki-ekonomik üretim etkinlikleri- alanındaki hızlı değişim üstyapının-din,sanat,politika hukuk ve tümg eleneksel tutumların- yer aldığı toplumsal alanatemel oluşturuyor ama zamanı gelince onu alaşağı ediyordu. üstyapıdaki değişiklikler alt yapıya daha az etki ediyordur Marksa göre. Düşünme biçimlerimiz-düşünmeden kabullendiğimiz varsayımlar- üstyapısal ideolojielr tarafından belirlenmişti.
Marksa göre sorunun kendisi ancak ve ancak sorunun çözümün maddi koşulları oluşmaya başladığında ortaya çıkar.
Uzunca bir girizgahın ardından modernizm nedir? sorusuna geri dönelim. 18 yydan bu yana ortaya çıkan yeni teknolojiler- malzemeleer, alet edevat vs-, kitle iletişim ve eğlence- matbaadan internete sinemaya fotoğrafcılığa, bilimsel gelişmeler-genetikten quantuma,radyoaktivite,genel ve özel görelilik- modern ve postmodern çağı içinde barındırır. Diğer bir deyişle bu gelişmelerin başları modernizm sonları-1900veya 1950lerden sonrası- post modernizme tekabül eder. Daha spesifik bşr tabirle, einsteinin teorileri, quantum,internet ve genetikteki gelişmeler postmodern erayı tetiklemiştir. Kültürel-üstyapısal- gelişmelerde-güzel sanatlardaki- 1900lerin aynı dönemine denk gelir.
Gelelim işin detaylarına postmodern demek birazda sorunlar demektir, önceki cağın anlayışıyla yeninin çatışmasıdır. Bunun en sağlam gözlem konusu fotoğrafcılıktır. Fotoğrafcılıkla birlikte sanat tarihçileri resim sanatının gerçekliği yeniden üretme yetkesinin sona erdiğini söyler. Bu insanlara göre bu andan sonra gerçekliğin resmini yapmak modası geçmiş bir şeydir. Kitle üretimi-fotoğraf- orjinalliğin-resim yerini almıştr. Bu kriz daha geniş anlamda gerçekcilik öğretisinin sona ermesidnen kaynaklanmaktadır. Bilginin ayna teorisi zihnin ayna gibi çalışmadığının anlaşılmasıyla geçersizleşmişti.
Bu krizi aşmak için Cezanne kesinsizlik ilkesini buldu. Cezanen gerçekliği değil onu algılamanın sonucunu resmederek yeni ve devrimci bir yön tutturmuş.Cezanne algının değişkenliğini altında yatan birleşik alan kuramını peşindeydi, bu temeli elementer geometrik katı cisimlerde buluyormuş. 1904teki ünlü mektubunda dediği gibi "doğayı silindir küre ve konilerle ele alın." Bu anlayış daha sonra kübizmde vücut buldu Picassonun Avignonlu kadınları, "Mandolinli kız" Cezanne'ın değişkenlik ve durağanlık kuramları gözalıcı bir mantıksal sonuca ulaşır. Kübizm, olayların yalıtılmış halde ele alınabielceğini reddetmesi ve görünümün göreni içerdiği savunması ile modern fizikle aynı çizgideydi. Bazılarının dediğini aksine bu insanlıktan yzaklaşırmanın sınırı anlamıına gelmekten daha çok insanın gerçekliğin dışında olmadığının kabülüydü- objenin edilgenliğine son verilmesidir. Yeniden ürtetilebilen gerçeklik fotoğrafçılığa terk edilirkensanat kübizme doğru geçiş yaptı.
Tehditin asıl boyutu Walter Benjamin'in "Mekanik yeniden üretim çağında sanat yapıtı" denemesine kadar fark edilemedi. "Orjinal sanat yapıylarının yetke yada özerkliklerinin yeniden üretilememelerinden(sahtelerini yapılması dışında) kaynaklandığını anladım. Bu onlara sihirli bir aura,otantik sanat nesnesini kuşatan karizmatik bir hale verir. Onlar tek kerelik biricik,yeri doldurulamaz ve dolayısıyla paha biçilmez şeylerdir." yazar denemesinde. Benjamin bu auronın-kutsal teklik fetişi kendi tabiriyle- artık kitlesel yeniden üretim ile, yaygın dağıtımlı kitap,poster,kartpostal,posta pulları ve hatta tşörtlermodern dünya ikonları tarafından ortadan kaldırılmıştır. Bu durum post modern çağ sanatları olan fotoğrafçılık ve plastik sanatlarında bile gçerlidir, örnek olarak Che'nin ünlü fotoğrafı veya gökyüzünde öğlen yemeği gibi ünlü fotoğrafların yeniden üretilmesi veya daha net ifadeyle ikonlaşması sırasında da görebiliyoruz.
Post-modern sanatın en temiz tanımı "tam şimdi"nin kendisinden önce gelen "tam şimdi"yi olumsuzlaması dilemmasından doğar. Fransız filozof Jean-François Lyotard'ı da dinledikten sonra 15 dakika ihtiyaç molası vericem sıkın dişinizi biraz.
"nedir öyleyse postmodern?Kuşkusuz modernin bir parçasıdır. Bütün kazanımlardan şüphe edilmesi kaçınılmazdır; yeter ki düne ait olsun....Cezanne hangi uzama meydan okudu? İzlenimcilerin uzamına. picasso ve Braque hangi nesneye saldırdılar? Cezanne'nın nesnesine. Duchamp 1912de hangi savdan koptu? REsim yapılacaksa kübist olmaı savından. (daniel) Buren de Duchamp'ın yapıtında dokunulmamış olarak kaldığına inandığı diğer savı sorguluyor: Yapıtın sunulduğu yer. kışaklar korkunç bir ivmeyle kendi kendilerini çökertiyorlar. Bir yapıtın modern olması çin önce postmodern olabilmesi gerek. Böyle anlaşılan postmodernizm sonuna gelmiş modernizm değil, oluşum durumundaki modernizmdir ve bu durum süreklidir."
(postmodern Durum,1979)
Kübizm Rusyada konstruktivizm(1914-20) yönünde gelişti, konstruktivizm bolşevik devriminin ateşi ve yapıcı destekçisiydi. Bu ütopyacı sanat,d evrimin Lenin safhasıyla uyumlu ve verimli işbirliği içine girdi. Sehpanın bir kenara bırakılıp tipografi mimari ve endüstriyel dşzayn ve devinimsel sanata geçişti. Ne var ki Stalin döneminde Marksizm dışı ve formalist diye damgalanarak bastırıldı. Sosyalist gerçekcilik diye adlandırılan propogandacı bir kahramanlık gerçekciliği resmi parti çizgisi halie geldi. Tüm ülkeelrde yeniden üreilebilmesi amaçlanan ütopyacı modernizm yerinin kitlelerin anlayabielceği bir gerçekcilik ve komunizme geçeceği düşünülen ülkelerde yeniden üretebilecek bir model adına rededildi. Aynı tarihlerde almanyada Naiz partisi modert sanatı "dekadan, ARyan olmayan ve insan altı" diyerek yasaklamaktaydı.
Gerçekçiliği yeniden kuran bu Totalitaryen sanatın savaş sonrası 2 etkisi görüldü: modernist soyutlama demokratik özgür dünyanın(ABD kampı) alternatif tarzı olarak onaylandı ve gerçekçilik tamamen öldü.
Amerika'nın kendi kampını ayrıştırmak adına soyut sanata 4 elle sarılamsı şaşırtııc değildir, Bu sanata 1946da soyut dışavurumculuk adı verildi. Jackson Pollock (1912-56) bu akımın ilk kahramanı ve kurbanıydı. oyut dışavurumcular kendi sanatlarını duygusalb akımdan aşırı anlam yüklü görüyorlardı. Amerikan sanat kuruları Soyut dışavurumculuğu yüzde yüz saf Amerikan saf biçimsel soyut sanat olarak göklere çıkardı, ve bu tavır Pollock ve arkadaşlarını baskıladı. Rusya formalizmi yasakladıysa o zaman formalizm özgür demokrasinin asli bileşeni olmalıydı, soğuk savaşs tratejisi bunu gerektiyordu. 1950lerinb aşında Senatör McCarthy Avrupadan ve komunist salgınından uzak "Gerçek Amerikan" kimliği talep ediyordu.
Pollock'un kaynaklarından biri gerçeküstücülük, Dadaizmin mirascısıydı. Dadaizm 1. Dünya Savaşının mekanize kıyımına nihlist bir tepki olarak doğdu.Modernizmin öncü sanatçılarından bazıları, Hans Arp, mMax Ernst, Francis Picabia ve Marcel Duchamp için geçici bir buluşma noktasıydı. Kurt schwitters'in Merz yapımları ünlü eserleridir. Bilinçdışına yaratıcı bir şekilde ulaşamyı sağlayan şansa yol açmak için bütüng eleneksel sanat kurallarını bir tarafa atarak otomatizmi serbst bırakması bakımından Dadaizm önemlidir.
Sanat 1900lerden 70lere kadar Batı tarihinde emsali görülmemiş bir hızla modernleşir.Modernizmin gelişiminde başlıca üç aşama göze çarpar:
1-Gerçekliğin temsilinin krizi;,cezanne, Kübizm, dadaizm,gerçeküstücülük
2-sunulamayanın sunulması(soyutlama) Yücecilik, DEstijl, Konstrüktivizm, soyut dışavurumculuk, Minimalizm.
3-sunuşun reddi(estetik srüecin terk edilmesi) Kavramsalcılık.
Marksçı terminolojiyle, sanatın üstyapısal gelenekleri modernitenin altyapdıaki tekmnolojik ilerlemelerini ritmine ayak uydurabilmek için kendini yenileme çabası içindeydi.SAnat yüksek hızlı orjinallik arayışı içinde gözden yitmişti. Sanat ancak kendi kendini yok etmeye doğru ilerleyebilir.
Gerçek bir postmodernizm varmıdır? Eğer varsa sorunlarından biri kitle tüketimi çağında yeniden üretilebilirlik ikilmidir.W. Benjamin'in öngörüsü gerçekleşmedi, röprodüksiyonların yaygınlığı orjinallerinin fiyatlarını ve ona sahip olma isteğini arttırdı. Bir diğer sorunu tüketici aurasıdır, bir anı halesi yaşıyan ( marilyn monroe kilotları, Micheal jackson'un eşyaları vs) ya da nostaljikd eğer sahip her şeye uzanıyor, dünün antik üretiminin adnaçları sanatsal değer kazanıyor. Bu bir imaj tüketimciliği, yeniden üretilen şey gerçekliğin yerini alıyor ya da onun yerine üst-gerçekliği koyuyor. Zaten yaşanmış olan ve eskinin imgesini canlandırma dışında hiç bir gerçeklik taşımadan yeniden üretilen şeyi yaşıyoruz.
Sanatçı veya post-modernizmle ilgilenen herhangibir yurttaş- gerçek olmayan, taklit üst-gerçekliğin tehdidiyle karşılaştığında ne yapar? Elbette onu kabullenebilir, ya da Lyotard'ın önerdiği gibi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder