1 Eylül 2011 Perşembe

Kader ve Karakter


     İnsanların kaderi ana karnında çizilir, gerçi artık kadere inanan yok ama onlara da şöyle anlatayım ana karnındayken de genlerimize bilgi işlenir, biliçaltımızın beyaz kağıdı dolmaya başlar. Bugün bazı anneler bilir, çoğusu bilmez bebekler de hisseder; hem de kordon bağıyla kanla hisseder gücünü siz tasavvur edin. Annenin duyguları, dış dünyanın etkileri ,size karşı duyulan hisler, daha doğmadan hakkınızda yapılan dedikodular, arkanızdan edilen laflar bir bir işler içinize.


        Sevmenin zarar verdiğini genlerinden bilirsin, açamazsın kendini istesen de. Herkesin senden geçebileceğini ,annen bile olsa, bilirsin kimseye vermezsin yüreğini gözün hep arka kapıda. Sevmem belirsizlikle,ri ben bilmesem de yaşayıp yaşamayacağımın bilinmezliğinin hatırası canlı, ben unutsam hayat unutturmaz eser kalmış bir kere doğumda hem maddi hem manevi. Seni hayattan koparmaya çalışanlara inat, tutunursun hayata koruyucu meleklerin kollarında. İnadım inat kıcım iki kanat, serde çifte inat var hem arnavut hem yörük, gavur inadı derler ya. Hala da var bazen kör bazen yerli yersiz sebepli. Doğmayı da seçmemişsindir ama o kazadır, doğmaman için gösterilen çabalar ise bilinçli hissedersin bilirsin en derinine işler, o kadar derine ki Freud bile bilmez oraları. İsyankarsındır doğuştan, dikbaşlı ve bildiğini okuyan. O bilinmezlik hali bir an önce ortadan kalksın istersin, bilinmeze düşman doğuştan meraklı, tezcanlı, her şey bir an önce olup bitsin istersin. Gözlemcilik, iyi dinleyici olmak analitik düşünce kazınır kodlarının arasında dövme misali, başka napabilirsin ki biçar halde 9 ay o daracık yerde ne olacağını bilmeden beklerken

         Sevgiyi ararsın, sevgiden kaçarsın sevgi can yakar bilirsin. Hayata mücadeleyle başlamışsındır, önce hayatta kalır sonra ayakta kalmayı öğrenirsin düşe kalka, Kendinden başkasına tamah etmediğinden, tecrübe etmek istersin her şeyi. Sevmezsin hayatı, ısınamazsın, husumetin vardır ezelden ama vazgeçmek yenilmektir, lanet gururuna yediremezsin. Yine de yaşadığın tek anlar aşık olduğun zamanlara denk gelir, aşk hayata karşı yegane zaferdir ama uzun sürmez her seferinde ciğerine bir çentik ,midene bir yumruk ,kalbine bir boşluk, beynine silinmeyen ve acı veren hatıralar bırakıp giderler. Yalnız vermişsindir mücadeleni hayatta ,hep yalnız olacağını bilirsin, yalnız yatmaya alışkınsındır ,kanıksamışsındır yalnızlığı ama yine de bile bile lades der biri bunu değiştirsin istersin. Elini verir bazen birileri ,alırsın içindeki viran şehre götürürsün ama kalbinden bağlı değildirler daha şehre giremeden kayboluverir, hayatta en çok rehber olmayı istemen bu yüzdendir bilirsin. Göstermek istersin anlatmak istersin ama kelimeler ya içinde can verir ya da harf harf yazıya dökülür usulca.

       Melankoli vardır hücrelerinde, çabuk öfkelenirsin seni anlamayanlara halbüki çok şey istemezsin dünyadan,;dünyayı anlamak, insanlar tarafından anlaşılmak ve sevdiklerin tarafından sevilmek dışında. Nicel olarak az olsa da nitelik olarak çoktur bu sitekler. Yıldız bellersin kendine, o yıldızı gören biri, bir gün beni bulacak dersin tüm eğitimlerine rağmen. Batıl itikatların olur ,anlatsan ya yobaz ya cadı derler ama sen yine de bilirsin hepsinin bir sebebi vardır, anlatamazsın zaten anlatsan da anlayamaz hiç kimse. Bir kişi hariç dersin o kişiyi herkes sanarsın denersin yanılırsın asla bulamazsın ama umut işte biri anlayacak ruh eşim olmalı yoksa ne diye kader dünyaya gelmene izin vermiş olsun değil mi ama?

Bazı insanlar doğuştan şanslıdır bilirsin, kıskanırsın, bazen nedenini merak edersin ama asla bilemezsin. Herkes farklı yoldan yürür ama o yolun başlangıcıdır asıl önemli olan. Bazıları istenmiştir, bazıları tesadüfen doğmuştur, bazıları kazara. O sonuncular hep bedbahttır ,onu istemeyen hayatı istemez pasif intiharcı olurlar ekseri. Kendilerine zarar verme huyları da vardır bilinçsiz, yine bilinçsizce kayıtsızdırlar dünyaya, bakan sert bir kabuk görür içini bilmez. Tesadüflere yer bırakmak istemezler hayatlarında . Fazla emmezler anne sütünü, Elif Şafağın cümleleri doğrudur belki ulaşılmazdırlar anne sütüne doymamaktan, filozof ve hayalperesttirler. dünyayı anlamayı dünyada yaşamaya tercih ederler. Güvenemezler kimselere ama herkese güvenmiş gibi davranırlar.

Kazara doğup mecburen yaşadıkları hayatın her anına mücadele, savaş olarak bakarlar huzursuzdur, limanlarda değil açık dalgalı denizlerde bulurlar tek huzuru bir de sevdiklerinin gözlerinde. Beklerler bir şeyler olsun diye, olmayacağını bilseler de zordur istenmeyen olmak, reddedilmek bunu ta içten bilirler hep korkarlar ama üstüne üstüne yürürler korkunun. Çok kitap okurlar sinema izlerler anlarsınız karşıdan zaten kaçtıkları bir şeyler vardır muhtemelen hayatın kendisidir, beni istemeyen dünyayı ben niye isteyeyim deyip kitaplarda filmlerde kendi dünyalarını kurar, bilinmişliğin çercevesinden çıkmadan yeni dünyalar ararlar yeni hülyalara dalarlar

      Siz siz olun çocuk yaparken 3 kere düşünün, değil 10 dakikalık zevk, bir yıllık karar verme süreci bile kafi değil. Siz yıllarca evladınız daha da uzun çekicek bu dünyayı. İnsan düşünen hayvandır demekle olmuyor bu işler, bilince sahip bir birey olacak bebeğiniz tıbben 3. aydan itibaren canlı insan yenidoğanı kabul ediliyor fetuslar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

About Us

Recent

Random