23 Kasım 2011 Çarşamba

Jeopolitik Bir Girişim Olarak Ayrılıkçı Kürt hareketi

Ön not: Yazıdaki Kürt kelimesi, etnik tanımlama olarak kullanılmamıştır, Ayrılıkçı Kürt Hareketine gizli veya aleni destek verenleri tanımlamaktadır. Her seferinde bunu yazmak biraz zor olurdu takdir edersini sanırım.

Öncelikle Jeopolitiğin çok tanımı olduğundan ve popüler algıyı bildiğimden hangi tanımdan hareket ettiğimi belirtmek istedim. Muzaffer Özdağ'ın tanımına katılıyorum, jeopolitik devletlerarası ilişkilerde, devletin kudretinin oluşumuna, kuvvet dengelerinin şekillenmesinde, kapsamına aldığı aldığı kaynaklarla ülkelerin, hayat ve faaliyet alanlarının, mekanın,doğanın,coğrafi konumun etkisini belirleyen, vurgulayan bilgi disiplinidir. Buna ilave olarak jeopolitik disiplinin uygulama alanı ve devlet veya diğer güç erklerinin orta vadeli planlaması ve bunların uygulamasını kapsadığını da söyleyebilirim.


2. dünya savaşı sonrasında hem Sovyet-ABD dikatomisi analizleri çok kolaylaştırdığından hem de jeopolitik Dünya savaşlarının suçlusu ilan edildiğinden üstü çizilmiştir. Güney Amerika hariç-ki orada da Pinochet'in girişimleri var- Esamesi okunmamıştır. Uzun lafı kısası akil adamların zihinlerinde olumsuz intibaları vardır bu kelimenin, bu sebeple akademik camiadan dışlanmakla birlikte askeri personelin ilgisi her daim canlı olmuştur. Sovyet bloğunun dağılması ve küreselleşme ile birlikte jeopolitik yeniden gün ışığına çıkmış çoğu güç erki önlerini görebilmek için disipline başvurmuşlardır.

Konuya bu açıdan bakmamın sebebi Öcalan'ın mülkiyeli olması ve Kürt hareketinin önderleri ile birlikte bu süreçte jeopolitik uygulamalarının olmasıdır.  İmralı'dan avukat aracılığı ile çıkan belgelerde yol haritası tanımı başlıbaşına Öcalan'ın jeopolitik analizleri ve uygulamalarında bulunduğunun göstergesidir, zira "yol haritası" jeopolitik literatüründe yerini almış bir kavramdır.

Kürt meselesine yönelik jeopolitik girişimler 1930lara kadar Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından planlanıp uygulanmış ama sonrasında gelen yöneticiler tarafından başarısızlığa uğramıştır. Biraz daha geriden alacağım, 1. dünya savaşı öncesinde Alman planlamacılar da , ABDli ve İngiliz olanlar da Kafkaslar ve Ortadoğuya-bu arada bu coğrafi tanımlamayı yapan kişi de ABDli bir jeopolitikçidir- özel önem atfetmişlerdir. Bunun sebebi o günlerdeki jeopolitik dünyasında hartland- hilal teorisidir. Dünya hakimiyeti için Alman-slav ittifakında hartlandın kontrolü ve kontrolün dışa yayılması, veya dış hilalin kontrolünü ele geçirip hartlandı kontrol altında tutmak gerekliydi. Her halükarda o coğrafyayı dışlamak mümkün değildi planlarda. 1. dünya savaşından sonra yenen devletler Ermeni ve Kürtlerin kontrolünü Rusya'ya havale ettiler. Tekrar Almanlarla birlik olunmaması için ve diğer sebeplerden ötürü. 1. dünya savaşından sonra da bu bölge Sovyet hakimiyet alanında kaldı. Sovyetler hartland tabir edilen bölgeyi kontrol altına aldılar. ABD soğuk savaşın başlamasıyla birlikte hartlandı dengelemek için hilalde 2. güç odağı pasifik paktı oluşturdu ve Sovyetlere çevreleme taktiği uygulamaya başladı-halen geçerli bir politikadır- Bu dönemde Irak'ta kurulan kısa süreli Kürt federasyonu Rusya ile Kürtler arasındaki ilişkiyi göstermesi bakımından güzel örnektir. Bir diğer örnekte PKK'nın elinde kalaşnikoflardır. Soğuk savaş boyunca çatışmalar iç hilal tabir edilen Sovyet sınırlarında gerçekleşti, Afganistan,ırak, vietnam, kore. ABD hilali kontrol eden hartlandı kontrol eder mantığıyla hilali kontrol altında tutmaya gayret etti hala da ediyor. Sovyetler dağıldığında, jeopolitikçi bazı arkadaşların öngördüğü gibi Rus-Alman sınırında ve Rus-Çin sınırında tampon devletler oluştu.

Şunda anlaşmak gerekir hepimizin kendi dünyası vardır bunlar da bazı jeopolitikçilerin dünyasıdır, bazılarımızın dünyası sadece kendileridir bazıları bunları uygular ve diğerlerini de dahil eder. Bu noktadan sonra Kürt hareketi taraftarlarından gelebilecek tepkileri tahmin edebiliyorum, ama ben iyi veya kötü ekseninden ziyade kendi görüş ve analizlerimi yazıyorum. Bazıları yazının kalanı için niyet okuma diyebilir ama bana göre satır aralarını okumak niyetlerini tahmin etmekle alakalıdır.

Kürt hareketi Öcalan'ın jeopolitik programını uygulamaktadır. Yazılan çizilen bir bakarsanız dil, kültür haklar, ekonomi ön plana çıkmaktadır. 1. nesil-hak eşitlik özgürlük- talepleri değildir bunlar, 3. nesil insan haklarını talep etmektedirler, yani Türkiye'nin gücünün yetmeyeceği. Jeopolitik güç tanımında coğrafi değişmez unsurlar ve beşeri değişken unsurlar vardır. Kürt hareketi bunları sağlamaya yönelmiştir. Her şeyden önce hak iddia ettikleri coğrafya ülkenin kalan yerlerinden gerek iklim gerek yer şekilleri olarak ayrılmaktadır. Yer altı kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek istediklerinin baraj , hes gibi oluşumlara karşı çıkılmaktadır.  Bölgedeki eğitim hastane gibi devlet varlığını gerektiren hizmetleri kendi tekellerine alamasalar bile Türkiye Cumhuriyetinin vermesini kasıtlı olarak engellemektedir. Vatandaşların bağlılıklarının Türkiye Devletine değil alternatif yapılanmaya verilmesine çalışmaktadırlar.

Bir devleti yapan 3 ana unsur coğrafya , siyasi erk ve kültürdür. Coğrafya fiziki altyapıyı , kültür psikososyal altyapıyı oluşturur siyasi erk unları kullanarak ulus inşa eder. Atatürk'e göre Haraset-i fikriye-düşünceye dayanan kültür- zeminel mütenasiptir, o zemin milletin seciyesidir. Yine Atatürk Türk milletini oluşturan unsurları siyasi varlıkta birlik,dil birliği, yurt birliği, ırk ve menşe birliği tarihi karabet ahlaki karabet olarak kültür unsurları olarak sıralamıştır. Burada belirtmek isterim ki ABD dış işlerinde danışmanlık yapan Huntington'ın medeniyetler çatışması tezi de kültür üzerinden gitmektedir. Yani küresel dünyada kültür asli önem arz etmektedir. Ulusüstü İngilizce ortak dil dayatması ve batı ABD tarzı yaşam tarzının yaygınlaştırma çabaları ABD'nin küresel hegemonya kurmasının tezahürüdür. Sadece bir tez denilebilir ama jeopolitik, açıklama planlama uygulama dönüştürme olmak üzre 4 aşamalı metotla uygulanır. ABD Sovyetlerin ani çöküşünden sonra panik havasıyla planlarını biraz açık etmiştir.

Konumuza dönersek Kürt hareketi, coğrafi olarak farklıyız tezinden hareket ederek açıklamalarını yapmakta ve coğrafi özellikleri askeri alanda kullanmaktadır terörle birlikte. Siyasi varlıkta birliği bitirmiştir yakın zamanda yapılan tek taraflı açıklamayla. Tarih tezleriyle hem ırk ve menşe birliğini hem de tarihsel garabeti baltalamaktadırlar. Dil konusuna girmeye bile gerek yok, dilimizi kültürümüzü korumak istiyoruz argümanıyla bu ayrışmayı da alttan alta yürütmektedirler. Ayrı medya ve haber ajans, ayrı siyasi yapılanma-ve vaatler-, ayrı silahlı güç, ayrı politik odak merkezi federatif bir ulus-devlet inşa sürecine girişmişlerdir. ABD'nin jeopolitik planlarına da uyumlu olan bu süreçte Irak işgal edilmiş, Suriye'de işgal edilmek üzere. Dünya savaşlarından sonra Rusya'ya bırakılan etki alanına ABD tekrar ayak basmak istemektedir. Küresel dünya düzeni veya düzensizliğinde Atlantik paktı sarsılmış AB ve Çin'in politik güç olarak sahneye çıkması hilal hegemonyasını sarsmıştır.

Türkiye'nin de alet olduğu BOP planı ve düşmanı yeşil kuşak olarak tabir etmesi ABD'nin etki alanını güney asya, ortadoğu ve kafkaslara yayarak olası bir AB-Rusya veya Rusya-Çin ittifakına karşı önlem almaktadır. Bu noktada belirtmek gerekir Bana göre hayal de olsa Turan fikri hem ABD hem de İngilizleri ürkütmektedir. Zira Turan oluştuğunda eski Osmanlı topraklarına ulaşması ve Türklerin hem hartland tabir edilen bölgeyi hem de iç hilali kontrol altına alması mümkün olacaktır. Nitekim bugün Türki cumhuriyetlerdeki Rusya'nın planları sonucunda Rusça eğitim verilmekte alfabeleri bile farklıdır--20nin üzerinde değişik kiril ve latin alfabesi dayatılmıştır-

Diğer bir deyişle, dil, din, alfabe gibi konularda tamamen ayrıştırmaya çalışmaktadırlar. Türkçe alfabesinde olmayan harflerin üstü çizilerek kullanılması bunun işaretidir. Bir diğer husus yer isimlerinin değiştirilmesidir. Gene eski jeopolitik araçlardandır. Türkiye'de 1925 yılından itibaren yer isimleri değiştirilmektedir. 1940larda İçişleri bakanlığının genelgesiyle resmileşmiştir bu yer ismi değiştirmeler.1957'de ad değiştirme ihtisas kurulu kurulmuştur.78'de tarihi olan mekanlarında adları değiştirildiği gerekçesiyle durdurulmuştur bu uygulama. 78'e kadar bazıları Türkçe'den Türkçeye olmak üzere 75 bin yerleşim yeri incelenmiş 12 bini köy olmak üzere 28 bin yerin ismi değişmiştir.-Harun Tuncel,"Türkiye'de ismi değiştirilen köyler"- 83te yeniden başlamış 280 köyün adı değişmiştir. Türkiye'deki mevcut kanuni düzenleme il ve ilçe adaları kanun ile, bucak ve mevki adları İçişleri bakanlığının kararı ve Cumhurbaşkanının onayı ile, Köy adları için İçişlerinin onayı yeterlidir. Belde ve belediye adlarının değiştirilmesi için Belediye meclis üyesinin 3/4 çoğunluğu, valiliğin görüşü İçişlerinin onayı ile gerçekleşmektedir. Mevzuat böyle olunca adları tekrar değiştiremeyen Kürt siyasi liderleri yanlarına eklemek suretiyle çift taraflı kullanım önermişlerdir.

Özetle Kürt hareketinin siyasi liderler Öcalan'ın jeopolitik planını uygulamaktadırlar. Ve bu plan Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında özerklik değil, Irak-İran,Suriye, ve Türkiye topraklarını içine alacak federatif bir ulus-devlettir. Bugün ortalıkta argümanlar, Öcalan'ın avukatının açıklamaları, iç ve dış gelişmeler hep bu minval üzerinde ilerlemektedir. Kürt siyasi hareketinin yol haritasının eksi veya artılarına girmiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin jeopolitik uygulamalarının değerlendirmesini de yapmayacağım . Ortadaki asimetrik çatışmada askeri güç olarak Türkiye öne olsad a psikolojik-sosyal harpte terazi Kürt siyasi hareketinden yanadır. Jeopolitik uygulamalar başarısız olduğundan hasım devletlerinki baskın gelmiş ve vaziyet bu hale gelmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

About Us

Recent

Random