9 Şubat 2011 Çarşamba

kimsesiz mezar

Bilirim haykırsam duymazsın sesimi mısralarımda
Erişemez kesilir nefesim, sen ışık yılı uzaklarda...
Ben efsuna tutulmuşken hemen yanı başında,
Sonsuzluk kadar uzun o kısacık büyülü ana
Bütün ömrümü sığdırdım, bıraktım yanı başına.


Kaçabilir mi bir insan kendinde uzağa?
Saklanabilir mi zihninden, aklından?
Bir fil saklanabilir mi ağacın arkasına?
Anlatılmamış tüm masalların hesabını
Sormaz mı çocukların dikilip karşına?

Belki hüznündür boyayan göğü griye.
Pastel tonlu bu fonun teması sensin.
Hazan mevsimi, seher vakti, tam vaktinde
Koy ver kendini düşen yaprak timsali
Arka fonda bir tango ya da sonat belki

Önce bir kızıllık ardından zifiri karanlık
Karış derinliklerine toprağın, kaybol içinde
Sonsuzluk uzun zaman ama sonsuzluktan uzun
O an, sadece onun yüzü olsun gözlerinde ki
Zaman mefhumu kaybolduğunda eşlik etsin sana

Hayallerini kaldırsınlar tahta bir sandığa
Naftalinlenmesin, güvelere yem olsunlar
Börtü böcek kemirirken senden arta kalanları
Kimseler anmasın adını, tören olmasın ardından
Kimsesizler mezarlığında isimsiz bir mezar ol

Yerini mühürle mezarının, onun isminin harfleriyle
Sadece meltem rüzgarı taşıyabilsin fısıldadıklarını
Ta en gizli köşelerine sevdiğin o nazenin dilberin
Varoluşun taçlanır belki bu kayboluşun sayesinde
Denizin dibinde karanlık bir yerde gün ışığını beklerken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

About Us

Recent

Random