Rivayet odur ki eski zamanlarda Babilliler,göklere tanrıların yanına çıkmak isterler. Bunun için de çok yüksek bir kule inşa ederler. Tanrılar buna çok kızarlar ve öfkeyle kuleyi yıkarlar. İnsanların bir daha böyle birleşip kendilerine karşı gelmemeleri için de o güne kadar tek olan lisanı parçalara bölerler. tanrıların gazabından sağ kurtulanların her biri bundan sonra bir diğeriyle sözle veya işaretle anlaşamayacaktır.
Babilliler cezayı öğrendiklerinde ağlanıp sızlanmışlar ama yapabilecekleri pek bir şey yokmuş. Tanrının habercisinin karşısında sessizce bekleşirlerken kalabalıktan biri "peki ama herkes ayrı dil konuşacaksa nasıl evlenip çoğalıcaz? insanların nesli tükenir böyle" demiş. Tanrıların habercisi de bunu Tanrıların Tanrısına aynen iletmiş mantıklı geldiğinden.
Tanrıların Tanrısı düşünmüş, taşınmış ve bulduğu çözümü meclise insanlara söylememek kaydıyla bildirmiş. Tanrıların Tanrısı demiş ki: "insanların neslinin devamı için tek bir ortak cümle bırakacağız, işaret dilinde de bu cümle var olacak. Ve bütün dillerde bu aynı anlama gelecek. Bu cümle "elini istemek" olacak.
O vakitten beridir çoğu dilde "elini istemek" evlenmek anlamında kullanılır derler. El ele tutuşmak dünyanın hemen her yerinde he kültürde sevgili olmayı ve dostluğu ifade eder. El öpme geleneğinin de kökeninde bunun olduğu rivayet edilir. Hristiyanlar kilise de mihrabın önünde "ask your hand in marriage" kabilinden cümleler kurarlar. Eski Türklerde ve bazı Türkmenlerde "eline talibim" cümlesini "evlenmek istiyorum" anlamında kullanılır.
hamiş: orjinal hikayeye benim kurgum katılmıştır, gerçeklik iddiası yoktur ama inanması hoştur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder