Aralık ayı. Tarih, zaman çabuk geçiyor her şey. Anlayamıyoruz bu hızlı değişimi ya da ayak uyduramıyoruz ya dası ya da ben ayak uyduramıyorum. Sessiz kalıp sürekli kusuyorum içimdekileri. . neyi nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum. Acaba herkes de benim gibi mi? Hiçbir şeye anlam veremiyorum. Dışarda 2010’un belki de son karı. 2011’e az kala yağan ilk kar. Nisandan beri hep güneş vardı. Sıcaktı, ısıtıyordu içimizi. O kadar sıcaktı ki hiçbirimiz o güneş gittiğinde hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını bilemezdik. Akışa bırakmıştık sanki bir şeyleri. . zaman durmalı diyorduk ya da biz durmalıyız . Bizi o anda dondurmalılar ve öylece kalmalıyız. .
Her yer kırmızı, sarı hayır hayır!! Turuncuydu. Doğa yeşille turuncu arasında bir kavgaya mücadeleye sahne oluyordu. Nedense üstün gelen olmamıştı. Yeşil de turuncu da bu savaşta galiplerdi. Nisan, mayıs, haziran derken aralık geldi. .
İstemezdi yeşilin, turuncunun yerini almayı ama elinde hiçbir şey yoktu yapabilecek. O beyazdı. Herkes her şey beyaz olsun istiyordu. Görevi, zamanı belliydi.
Zamanı dolunca gidecekti başka bir diyarda turuncuların yerine geçmeye.
Karlar kraliçesi turuncuların varlığından aslında rahatsız değildi. Sadece ve sadece hayat bulmak istiyordu. Ölü toprağında…Savaşı kazanmalıydı. Adı üstünde o karlar kraliçesiydi. Donmaya başlamış, beyazlar içinde bir dünyası vardı.
Yorgundu. Turuncuların hüküm sürdüğü zamanda o turuncuların ruhunda can bulmaya çabalıyordu.
Bir oyun gibiydi her şey. Geri dönüşüm zinciri gibi.
Hiçbir şey istediği gibi gitmedi. . Yağacak ilk karı beklemeye başladı. O zamana kadar sustu. Belki küçük çığlıkları vardı. Duyulmuyordu. Sıcağın etkisiyle eriyip gidiyordu. . çığlıkları. . . ve zaman geçti.
Gözyaşları bir gün isyan etti. Donmaya, kar tanesi olarak dünyaya düşmeye başladılar. Her biri dostları, sevdikleri, tanıdıklarıydı.
Ama donmuşlardı ve onlar bu hale gelince karlar kraliçesi dünyaya geldi. Artık güç ondaydı. Kırgındı belki ama hakimiyeti sonsuzdu.
Çözüm bulamadığı dönüşümlere kudretiyle çare bulmaya başladı.
Kapattı her yeri. Bembeyaz, ruhları susturan , güneşi ağlatan , göğü alt üst eden bir isyandı onunkisi. .
Mutluydu her bir gözyaşı yeryüzünde bir anlam kazanmıştı artık. Görebiliyordu gerçekleri.
Kimsenin göremediklerini beyazların altından sadece o görebiliyordu. Gördüğü her şey yaksa da onu, hayat buydu. Evet buydu işte. Yüzeysel görüntüler, kandırmaca fenomenler.
Daha çok yolu vardı.
Karlar kraliçesinin.
Turuncu onu yenene kadar herkese susmuş gibi yapıp, görünmeyeni o görecek, her şeyi buz haline getirecekti.
O yazın denizkızı olan kışın karlar kraliçesine dönüşen bir hayaldi.
Deniz Kasal
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder