Uçurtma ve Özgürlük

Dimağlarda uçurtma ile özgülük özdeştir ya bunun nedenini hiç düşündünüz mü?  Sadece gökyüzünde özgürce salınması deyip geçenler ya da bunun şiir ve edbiyattaki simgelemelerden ileri geldiğini düşünebiliriz. Zaten edebiyatta bolca olan sembol ama ben bundan bahsetmeyeceğim.


Uçurtmayı vurmasınlar, çocuklar eğlesin elleşmeyin de demeyeceğim. Zira zaten yeryüzündeki her insanın hayatın bir kez de olsa bir uçurtmanın ipini tutup rüzgarın gerilimini hissetmesi gerektiğine inanırım. Uçmak için duyulan özlemden de bahsetmeyi düşünmüyorum, .Çelik Kanatlar filmindeki benzetme bence daha doğru. Uçabilmek için yerde bir tutanın olmalı.

Tam olarak ifade etmek grekirse insanların kendini uçurtmaya benzetmesidir oaly. Ruhumuz da bedenimize en fazla uçurtma ipi kadar sağlam bağlıdır. Astral seyahat konusunda bahsi geçer hep, gümüşi ip. Gelgelim mesele de bu değil.

Asıl mesele özgürlük anlayışımızdan kaynaklanıyor. İnsanlar her ne kaar sınırsız özgürlük istiyorum deseler öyle sansalar da gerçekte kimse bunu istemez. Sınırsızca özgür olan aslında kaybolmuş dönecek yeri olmayan uçurtmalar gibidir, gün gelir çakılırlar yere. Kimse de merak edip aramaz öylece düştükleri yerde kalırlar. İnsanlar o filmde dediği gibi ipinin durduğu yeri bilmek isterler. Ev veya evi gibi hissettikleri bir yere ihtiyaçları vardır ancak bu olduğunda özgürlük bir anlam ifade eder. Zira metre bazında ölçemesen de ne kadar özgür olduğunu ne kadar uzağa gidebildiğini ancak o zaman anlayabilirsin. Bir nirengi bir başlangıç noktası olmadan özgürlüğü tanımlamak zordur

Bir insan 3 şeye sahip olmalı. İlki ipinin çakılı duracağı yerdir, evdir. İkincisi hiç bir kaygı ve endişe duymadan ipini emanet edebileceğim bir yardır. Üçüncüsü ise ipini kopartıp rüzgara kapılıp kaybolduğunda peşine düşüp seni bulucak ve evine geri getirecek bir yaren. Hiç birine sahip olmayan insanların bolluğuna bakarak 3te 2 ile hala şanslı olduğumu düşünüyorum. Gün gelir rüzgar kıbleden kesişlemeye dönerse 3yü de sahip olurum belki kim bilir