9 Aralık 2013 Pazartesi

Masalsı

10:39
Evvel zaman içinde ahir mekan peşinde
Değirmenci durur imiş çölde kuyu başında
Her gece kuyu duvarı şıp şıp eder imiş
Aksi milyon eder de uykuyu kovarlarmış
Derken bir gün bizimki yere çöküvermiş
Kuyudan nemli, soğuk 3 sesi ansızın çekivermiş
Kurusun etsin diye güne serpip sermiş
Gün ufka vamış,. gelmiş ipe bakmış
Bıraktığı o 3 ses bir ömürlük lal olmuş.
Derviş şaşmış bu işe, dönmüş bakmış içine
Kovuktan çıkmış iken sığamamış özüne
Rüzgar fırtın biçenler anlamışlar hikmeti
Altın gümüş der iken es geçmişiz kurşunu
Soğuk servis edilen kurşunlar hep sekmiş
Her kime değdi ise kendine benzetirmiş
Ne savaşlar ne dertler açmış ademin başına
Pişman olmuş ademler duvardan çıkardığına.
Zaman lokman kar etmez imiş açtığı yaralara
Biri bin edermiş  anlık gaflet anında
İşlendiği vakit zümrütten güzel imiş
Az pişer çiğ kalırsa cehennem özletirmiş.
Gökten elma düşse de bu masal bitmez ama
Menzile varmak için kalkmak lazım sabaha

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Tweeter.avi

12:39
Aslında sosyal medya ağlarını yazacaktım çiceği burnunda tvitır kullanıcısı olarak ama bir dahaki sefere kaldı yine. 1980lerden günümüze hayli gelişti hani tweeter için sosyal ağ evriminin son noktası denilebilir . Nostaljik görüşlerim için bknz tıkla .

Sosyal ağlar insanların kendilerini aynı şekilde yansıttıkları yerler değildir. Avatar-profil olayı bunun için vardır, günümüze kadar bir kullanıcının diğer kullanıcıya en çok yüklendiği nokta kullanıcı profili-gerçek profili ayrımıdır. Tespitçi forumcular veya sözlükçülere en çok malzemeyi bunlar verir.


Diğer bir deyişle sosyal ağ kullanıcısını gerçek bir kişiyle birebir örtüştürmeye götürmek saçmalıktan öteye gidemez. Sosyal ağda kişi kendisi de olabilir olduğundan çok farklı bir profilde oluşturabilir veya hiç kasmadan kafasına göre de takılabilir.


Bazı kullanıcılar yazdığına paylaştığına bakarak diğer kullanıcılara kişilik, karakter, dünya görüşü vesaire giydirmeye çalışıp çeşitli ithamlarda bulunabilirler. İnsanlık hali anlık ilişkilerde gerçek hayatta da çeşitli şekillerde vuku bulan bir harekettir. Kişinin ne olduğunu niyetini aklından geçeni tam olarak bilmenin imkanı yoktur.


Lakin bu sağlıklı bir analiz sağlamaz. Zira hiç bir sosyal ağda üyelik sözleşmesinde " I will tell the truth, the whole truth and nothing but the truth." şeklinde yemin etmiyorsunuz. Belirli kurallara uyacağınız beyan ediyorsunuz. Bir kaç web sitesi hariç hiç bir yerde doğruyu ve/veya gerçeği beyan etmeniz istenmez. Eğer kişi yazıp paylaşırken bunun gerçek olduğu iddiasında beyanında bulunmuyorsa , paylaşılan/yazılanın gerçek olmadığı ortaya çıksa bile o kişiyi yalancı filan demek abes kalır. Adam oltayı atmış birileri sazanlanmıştır.

Facebookta paylaşım yaparken veya tweeterda yazarken veya benim burada yazdıklarımın gerçeklik olduğu veya benim doğru bildiğim olduğunun garantisini vermiyor hiç bir üye. Eğer başka kullanıcılar veya gören diğer üyeler öyle düşünüyorsa bu onların kendi problemidir. Blogta bir yıl önceki yazıma bakıp lan bunu ben mi yazmışım dediğim oldu. Düşünceler değişir insanlar değişir yazı yazarken veya paylaşım yaparken tutarlı bir yol izlemek zorunda değildir insanlar.


Feyste bir şey görürüm, hoşuma gider paylaşırım, edebi yönünü severim paylaşırım, komik gelmiştir paylaşırım, oha saçmalığa bak der paylaşırım, bunu da bilsin arkadaşlarım der paylaşırım, kesin bilgidir paylaşırım, afili laftır paylaşırım, listemdeki birine güzel gönderiyordur paylaşırım vs vs. Her paylaştığım şeyin benim dünya görüşümle alakalı olduğu veya her yazdığımın gerçek olduğu veya her paylaştığımın doğru olduğunu düşündüğüm için paylaşmıyorum. Ama bazı internet kullanıcıları cidden öyle sanıyorlar.


Yazının başından beri sosyal paylaşım siteleri diyorum sosyal ağ diyorum. Bunların doğru tanımlaması budur zira, kurulduğundan beri böyle niteleniyorken son bir kaç yılda "sosyal medya" oldular. Sosyal medya olmalarından itibaren yukarı saydığım görüntü daha da kötüye gitmeye başladı. Zaten "contorium" olayından sonra sosyal ağların bir gün boka saracağının sinyalini almıştık. Tweeterın yaygınlaşması ve o ağın kendine has yapısı buna tuz biber ekti.


Tweeter'ın diğer sosyal ağlardan farkı yoktur. Bir çok sosyal ağın özelliğini bir arada barındırmak ve çok geniş bir kullanıcı tabanına sahip olmak dışında. Tweeter'a üye olurken de gerçeklikten ayrılmayacağım her yazdığım doğru olacaktır diye söz vermiyorsun. Yani söz sanatlarını kullanabilir, tersini kastedebilir aleni yalan yazabilir veya trollük yapabilirsin. Senin orada bulunma amacına, eğlenme vakit geçirme tarzına bağlıdır bu.


Tweeter'da hem mırctaki anlık ileti olayı var hem Facebook'un ister gerçek ad ister nick olayı var. Genel tartışma-kısmi forum- olayı var. Sözlüklerde kullanıcılarının var olduğu her ortamda, tespit/troll olayı zaten vardır. Kamu-özel alan ayrımı biraz kötü olmakla beraber yine de var. TT hashtagte yazmadığın tamamen kendi profil sayfanda paylaştığın şeyler kamuya aitmiş gibi muamele görebiliyor en büyük sıkıntısı bu. Kendi sayfanda yazdığın bir tweetin suç konusu olmasının evinde ettiğin bir laf için sana dava açılmasından farkı yoktur.


Tweeter bildiğiniz sokakta oturan mahallelinin birbirini çekiştirdiği, arada tvlerde magazin programlarında gördüğü ünlüleri siyasileri çekiştirdiği bir ortam bana göre. Üstelik bu ortamda o tvlerde görülen ünlüler siyasilerde hazır bulunabiliyor. 


Bilişim suçlarının tam hazır olmadığı hala gelişme aşamasında olduğu bir dönemde tweeter gibi bir olgu, ve bunun "sosyal medya" olarak anılmaya başlanması haliyle siyasi baskıyı da beraberinde getirdi. Sosyal ağlardaki tek davranış kodu "kişisel hakaret ve küfürün" yasaklı olmasıdır. En azından en başlarında böyle idi. Ardından varolan bazı kanunlar-telif vesaire-a aykırı davranışlarda bulunamazsınız denildi site yönetimlerine. Bunlarda çok fazla sıkıntı yok internet özgürlüğüne yönelik düzenlemeler. Şu an sitelere kullanıcılarınıza ayar çekin baskısı var. 


Düşünceyi ifade ve yayma hürriyetine yönelik siyasi bir baskılamayla karşı karşıya sosyal ağ idarecileri. Bu yöneticilerden ayrı olarak bazı işsiz vatandaşlar gammazcılığı kendine vazife edinmişler facebookta tweeterda ekşisözlükte ve bir sürü sitede yazılanları takip edip kendilerini savcı yerine koyup bu bu entry şu şuna aykırı gereğini yapın diye mailler atar hale gelmiş. 


Yazdığın paylaştığın sanki emirmiş gibi ele alınıp, üye olduğun gruplar örgütmüş gibi ele alınıp mahkemelerde davalara delil niyetine dosyalanır hale gelmiş. 


İnternet eğlencedir, internet en ucuz eğlencedir. sosyal ağlarında asli hedefi eğlenmek vakit geçirmektir.

Bu eğlenme platformunda yapılan edileni bu kadar ciddiye alan yetkililer ve insanlara tek lafım var:
WHY SO SERİOUS?

Bir takım yetkililer bu işi ciddiye alırsa internet kullancıları daha ciddiye alır, saksı değiller. Bu baskılama devam ederse yakın gelecekte hacker sayısında çok ciddi artışla karşılaşma ihtimalleri hayli yüksek. 


Eğer birisi birisine hakaret ediyorsa hakaret edilen kişi gider hakaret davası açar. TCK hükümlerine göre dava açılmaz. Eğer mevzu bahis kişi yaşamıyorsa veya kanunla korunuyorsa ilgili yerlere göre dava açarsın. 

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Göç, Metropol ve Kimlik Meselesi

14:27
Her ne kadar bu kelimeyi sevmesem de küreselleşme kelimesiyle başlamak gerekicek yazıya. Neticede dünyanın 1990dan sonra girdiği yolu ve ilişkileri anlatan başka bir kelime ortaya atan olmadı bildiğim kadarıyla. Kelimeyi hem çağrışımlarından dolayı hem de ekonomi ile alakalı olmasından dolayı sevmiyorum. Zira ben politik ve sosyal olaylardan bahsedeceğim. Uluslararası politik ekonomi bu kavrama fazla el atmış durumda değil o açıdan biraz sıkıntılı , kavram neoliberallerin tekelinde.

Gereksiz sayılabilecek açıklamadan sonra küreselleşme dedikleri olguyu dünyanın iletişim ve ulaşımda yaşanan gelişmelerden kaynaklı içiçe geçme olarak aldığımı söyleyerek yazıya başlıyorum. Bir çok çelişkiyi içinde barındıran bu kavramın tetiklediği kozmopolitlik ile yerellik arasındaki çekişmedir.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Hayat Denilen Meret

15:43
Metroda bir kadın dalmış gitmiş başka alemlere
Dünyalar kurup yıkmakta belki de. Merak edip sorsam
Yıkılıp gidecekler biliyorum öyle izledim sessizce
Evli olmadan torunlara boğulan insanlar ,hiç konuşmadan
Kafada başlayıp biten ilişkiler, es geçilen yaşamlar...
Hayal kurabilseydi bebekler eğer, belki daha ilk günden
Binlerce hayat yaşarlar,  hiçbirini beğenmez
Almazlardı bir sonraki nefeslerini kim bilebilir
Acı olmasaydı gerçekler belki de hayallerden kaçar
Sahneye inip hayatlarını oynardı insanlar

Carpe diemle memento mori arasında sarkaç yapan
Varoluşsal kaygılarla nihilistliğe yuvarlananlar
Gerçeğin yalanlarını görüp kendini kandıramayanlar var.
Eğer  "la Joconde'den sonra emekli olsaydı Da Vinci
Belki canlarına kıyanlar olurdu, ilk mükemmel resmi gördükten sonra.
Bazıları hayatlarını yaşayıp anlamı davalarda tutkularda buldular.
Bazılarında yetenek olmadı imkanları olmadı uzaktan baktılar
Bazıları birilerinde tutuklu kaldılar zaman dondu onlara
Spor dalları, sanat dalları, kültürel ve sosyal dallar
Gözlemciler yazdılar, yönetmenler çektiler.
Bazılarınna "arbeit" denilmiş başına geleni çektiler.

Uçurumdan sırt üstü salmış kendimi sigara içerken
Tüm dalları seyrettim usülden, güzeldiler
Takdir etmedim değil içimden, yeteneği güzeli
Severim evel ezelden. Kendinde olmayanı sevmek gelir elimden
Tutku eksikti o hiçlikte savrulurken
Çoğuna dal ararken tutunacak, ben tutacak el aradım hep.
Hiç bir şey hiç bir davayı ömrümü adayacak kadar sevemedim
Her tercih vazgeçiş derler senden vazgeçemedim.

Hayatımda kadınlar da oldu, birisi birileri oldu.
Hepsinde sen vardın ama hiçbirisi sen olamadı
Bir müddet sonra baktım kendim de benlikten vazgeçmişim
Ahir ömrü ortalamışken bir bakmışım
Ömrümün yarısını hayalinl hatrına yele savurmuşum
Sen benden giderken ben ölmeyi değil yaşamamayı seçmişim
Hayat ellerimin arasından kayıp gitmiş , seni izlemeyi bırakıp
Dönüp bakmamışım bile. Birilerinin çiziklediği bedenim her dem
Kanıyorken ben acı çekmeyi unutmuşum aptallık işte
Duygusallığın aşırılığıyla itham edilirken, duygu nedir
Bilmez olmuşum, kuzenim hariç.
Duyularım açık duygularım alınık interaktif bir komada
Çırpınıp duruyorum hala, ah bir el vereydin vakti zamanında

23 Temmuz 2013 Salı

ÖSO Kimdir?

06:57
kendi web adresleri için tıkla
wikipedi linki için tıkla

Ne yapıyorlar, orada ne oluyor tarzı yazı değildir, iki kaynak biri kendi sitesi diğeri bilgilendirici tarzda yazılmış pro-öso yazı. Kaynaklar bunlar, spekülatif denilmesin diye bunlar üzerinden gidiyorum ekserisi çeviri zaten.

Kendi dediklerine göre ÖSO yönetimle anlaşamayıp ordudan kaçan subay ve askerlerin çekirdeğini oluşturduğu bir oluşum. En tepedeki 3 isim albay. Bunun Türkçe tercümesi, ÖSO ordudan ayrıldıktan sonra oluşturulmuş nihai hedefi Esad'ı devirmek olan bir cuntadır. Bunu ben değil siteleri söylüyor.
Kurmay Albat Hüseyin Harmuş'un özgür subaylar hareketi ile başlamış,  Albay Reyad Musa El-asad'ın başında olduğu grupla birleşerek ÖSO oluşturulmuştur.

Kuruluş itibariyle askeridir, hareket tarzı gerilladır, litaratürde bu tür oluşumlara cunta denilir. Esad'ın tutumuna sessiz kalamadıkları için esadı devirmek ve bu çatışma sürecinde silahların denetimini elde tutmayı amaçlıyorlar.

Wikiye göre örgüt Suriye ulusal konseyi ile eşgüdümlü hareket ediyor ve İdris Salim geldikten sonra asıl etkinliğine kavuşuyor. Her iki kaynağa göre de örgütün çatısı asker kaçakları ile gönüllüler( buna bir parantez açalım).
Wikiye göre ÖSO, sünni arap çoğunluklu, türkmen, kürt ve dürzi destekli Esad ve şiilere karşı bir hareket. Konseyle koordineli olan diğer gruplara göre daha ılımlı ve laik bir grup.

Hareket tarzları gerilla usülü, düzenli ordunun ikmal yolalrını kesintiye uğratmak, hükümet bina ve mallarına zarar vermek, ordu hedeflerini vurmak, güvenlik güçlerine zaiyat verdirmek ve mücadeleyi her yere yayıp ordu güçlerini bölmektir.

Kullandıkları silahlar; AK-47, DShk, rpg-7ağırlıkta olmak üzere,  m16, steyr aug, pompalı tüfek, G3 piyade tüfeği, PK makineli tüfeğidir. Silah edinme yolları, ordudaki rüşvete bulaşmış kişilerden almak,  kaçak silah pazarlarından silah almak olarak geçilmiş . Wikiye göre bir kaç tank ele geçirmişler, kendi toplarını filan yapmaya başlamışlar

Buralar spekülatif bilgiye giriyor, wikiden de olsa, ben de spekülatif öznel olacağım.

G-3 nato'nun standart silahıdır. Suriye ordu envanterinde bulunmama ihtimali yüksek, kaçak silah pazarında da bulunacağını pek sanmıyorum zira hem ele geçirmesi zordur hem de aynı sınıf AK-47 daha tercih edilir bir silahtır. Yani bunun pazarı olacağını pek sanmıyorum. Nereden buldukları bir soru işareti. İkinci soru işareti, ben daha askerdeyken jandarmanın kır polisi olacağı söyleniyordu 2014. Yani şu andan bir yıl sonra, jandarma'da g-3, ak-47 ve mp-5 kullanılır. AK-47'ler kullanımdan kaldırılacaktı. Zira bunları ne düzenli ordu ne polis kullanabilir. Eğer o sAK-47ler kullanımdan kaldırıldı ise şu an o silahlar nerede tutuluyor? Birisi bu soruyu genel kurmaya ve savunma bakanlığına sormalı. Ardından okurken aklıma bir de cephane patlamsı geldi yakın zamandaki.

ÖSO'nun dış ülkelerde silah temin ettiği ortaya çıkmış durumda, Suudi Arabistan kesinlikle biliniyor.  Katar'da muhtemelen el altından silah sağlıyor. Türkiye'nin de silah desteği vermesi kuvvetle muhtemel zira wikiye göre harekat üssü Hatay'da ve ÖSO buradan yaptığı saldırılar ile sınırın %60ını kontrol ediyor. Ve Libya'dan Türkiye sınırı kullanılarak ÖSO'ya takviye yapılıyor. İngilterene'nin de lojistik destek için iletişim cihazları temin ettiği haberleri var. Ürdün, Cezayir, Tunus, Libya'dan ÖSO saflarına katılan savaşçılar olduğu söyleniyor. Balkanlardan Hırvat paralı askerler, Boşnak ve Sırpların da ÖSO saflarına destek verdiği biliniyor. Kuveyt'ten de ÖSO saflarında olanlar var deniliyor.

Ana grupları özet geçersek, Esad'ın ordusu yanında Hizbullah ve muhtemelen İran ve Filistindeki şii gruplar , karşısında ÖSO ve yerlerine müdahele edildiği zamanlarda Kürt gruplar. El nusra genel olarak Esad'a karşı çalışsa da oradaki tüm gruplara karşı çalışıyor. Ve ÖSO'ya Müslüman kardeşlerden büyük destek var.

Niye başladığı konusunda spekülasyonu geçersek ÖSO bir askeri cuntadır, Sünni araplar ile balkanlardan destek görüyor. Türkiye lojistik mali ve muhtemelen askeri destek veriyor. Amacı Esadı devirmek ve şiileri yönetimden düşürmektir. Sonrasında demokrasi özgür seçim deniliyor ama o kısım El Nusra'nın varlığı ile muallakta kalıyor şu an.

Yani durum budur. Türkiye'nin olayla alakası, Müslüman kardeşler ile AKP hükümeti ve Türkiyedeki cemaatlerin arasındaki bağ ve bağlantılarda yatıyor.
ÖSO' da düzenli ordu da savaş suçları konusunda ciddi eleştiri altındadır bunu da belirteyim.

4 Haziran 2013 Salı

Medya Ve Başbakana Açık Mektup

09:03

Bir Çapulcunun İtirafıdır.

"Eylem sürecinde zarar gören bütün bütün eylemci, sivil ve polis kardeşlerime/kardeşlerimize Allah acil şifalar versin"


Ön not: Bu yazı biber gazı etkisi yapabilir, eğer son 5 gün içinde nasıl mücadele edeceğinizi öğrenemediyseniz, maske ve deniz gözlüğü takıp öyle okuyunuz. Yalnız aman ha böyle sokağa çıkmayın sokakta marjinal gruplar var, el kaide, el nusra sonracıma hamas ay pardon bunlar bizdendi sahi yenileri neydi ha tgb, chp,marjinal gruplar,cia, mossad, kgb, siyah giyen adamlar ,3-5 iyi adam amman diyeyim sokaklar sakat öyle çıkmayın maazallah anlamadan gidiversiniz.
Ön not 2: okumayı yeni söken arkadaşlarım okumak sadece harfleri tanımak yanyana getirmek demek değildir uyandırayım

Uyarımızı yaptık günah benden gittiğine göre direkt mevzuya geçiyorum. Sayın medyadaki abilerimiz öncelikle 3 maymunculuk oyununuzun bitmesine, çapulcu camiasının büyük kısmı olarak sevindiğimizi belirtmek isterim.
Lakin kendinizi affettirmek için yaptığınız şirinlikleri hepimiz yemeyiz. Başbakana laf atıyorsunuz hatta gazeteler görsel basına da laf çarpıyor cuvaldızı kendimize batırcaz diye şekilden şekile girmeniz de olanı unutturamaz en azından bazılarımıza. Başbakana diyorsunuz ya bazı şeyler değişecek bunların arasında inşallah Türk milletinin ve benim de illetim olan unutkanlık var. Bizi elin Norveçine mahkum edişinizi unutmayacağız. Flash tvden de şahsım adına özür diler, sezarın hakkını sezara veririm utandırdı bizi.

Şimdi hepiniz meydanlardakinin analizlerini yapmaya sosyal medya analizciliğine soyundunuz ya,sizi yormadan ben söyleyeyim. İsmim Taksim Soyadım Direniş , amatör olarak çapulculuk yapıyorum. Polis abilerimden biber gazu yemek kısmet olmadığı için pro olamadım ama elbet bir gün oluruz polisin biberi benim işsizliğim bitmez. Halk arasında diplomalı işsiz denilen tayfadanım. Resmi olarak solcu-başbakanımız öyle buyurmuştu ODTÜ için- kişisel olarak apolitiğim,liberal demokrasi beni seviyor diye çapulcu da onu sevecek deel ya.. Başbakanımız ve Melih Gökçek her ne kadar her Odtülüyü profosyonel çapulcu olarak görse de Taksim şimdilik ilk ve tek eylemim oluyor. Taksimdekiler ne arıyor orda derseniz,bir akşam Tekirdağ'da içiyordum kendimden geçmişim kalktığımda Taksim'de idim., artık nasıl bir alkoliğim siz düşünün diyecem ama Tekirdağ cümlesi size ipucu vermiştir zaten. Gerçi mesajlarınızda bizim şehrimizi biraz es geçiyorsunuz üzülmüyor değiliz. Her neyse baktım ortam güzel piyasa yaparım dedim, aksiyon olur dedim genciz dedim zaten resmi çapulcuyum neticede takılalım dedim.

Zaten eylemi biliyordum sizin aksinize bana göre 13 Nisan'da başlamıştı. Leyla ile Mecnun ekibinin vtrsi var hatta nette var. Medya olarak ana kaynağınız net zaten sizin de bulursunuz. Konser filan vardı. Ben ilk o zaman duydum. Bilen bilir ODTÜ Melih başkanın asfaltlama çabalarına rağmen yeşil bir yerdir. Zaten köy çocuğuyum, doğal olarak yeşiller arasında büyüdüm.Hal böyle olunca insanın 3-5 ağaç için yapılan "tantanadan" haberi olacak kadar çevreci oluyor ister istemez. Zaten demişimdir bir gün meydana inersem bu insanlar için değil çevre için olur diye, kısmen doğru çıktı. Zira maddi imkan(sızlık)lardan dolayı istediğim tarihte Taksim'de olamadım. Doğıumgünümde o konserde olamadım. Kitap okunması sırasında, medya olarak 3 maymun oynadığınızdan görmemişsinizdir gerçi de neyse, canlı bağlantılar vardı o gördüğüm ortama içim gitmesine rağmen orada olamadım. Yalnız size neden içimin gittiğini söyleyeceğim.zira size kimse dememiş sanırım onu. Orda takriben 2 sularında yani ilk baskından bir kaç saat önce sunucu kadın şuna benzer bir cümle kurmuştu:
"Arkadaşlar bu bir konser değil direniyoruz, alkolü abartmayın konserde değiliz."

Başbakanım duysa eminim o da son kısmı takdir ederdi en azından. İşte o öyle deyince ben de bayadır konser görmediğimden-Akp Gençlik Festivaline gidecektim başbakanım ama kısmet olmadı Reyhanlı'da patlama olup siz gelemeyince, ulusal yas ilan edilmese de konser iptal edildi. Arkasından siz ABD'ye gidince benim tekrar beklentim de suya düştü.Hatta bir polis abiyle de göğüs göğüse geldim ama biber gazları yoktu sanırım yanlarında, polis arkadaşları çekip uzaklaştırdılar sağ olsunlar.

Ne diyordum işte öyle bir atmosfer vardı ki gören herkesin içi giderdi bence, hani benim hedefim Eminönü'nden bir ağaç fidesi alıp Gezi Parkı'na dikmekti. Üzerine de pankart asıcaktım "Solun dikili ağacıdır" diye. Malum başbakanımız çok üzülüyorsunuz solun bu ülkede dikili ağacı olmamasına sürekli dert yandığınızı görünce, "resmi solcu" olarak böyle bir jest yapma planım(ergenekon ile kesinlikle alakası olmayan) vardı.ama kısmet olmadı işte. Gittiğimde Taksim çapulculara kaldıydı aslında ama bakım gerektirmeyen uygun boyut ve fiyatta fidan bulamadım:( Bir arkadaş ay pardon çapulcu benim yerime yaparsa gözlerinden öperim ama kamuya kapalı yerde. Ahlaka filan aykırı olabilir kamusal alanda çapulcu olarak çok bilmiyorum o kuralları. Maalesef biber gazı da yiyemedim işsiz aylak bir çapulcu olarak başbakanım  ama siz alkolik dediniz diye hakkını vereyim dedim. Gerçi reflüm var normalde içmiyorum ama Taksimde milli içeçeğimiz talcid-antiasitler reflü ilacıdır- olduğundan başbakanım nacizane sizin şerefinize birkaç bira devirdim. Yani özetle direnişe gittim ama normal Taksim'e çıkmışım gibi oldu bunu saymıyorum. Eğer para ayarlarsam istikamet Ankara, Odtüdeyken hiç eyleme katılmamıştım hevesimi alırım. Gerçi ben gidersem polis amcalar ben pro olmayayım diye çekilebilir ama riske girmeye hazırım.Yani eğer napalım yani diyorsanız bana bir Türkiye turu ayarlamanız çare olabilir.

Bilmem bilir misiniz çapulcu olduğumdan bol vaktim var ben zaten Chomsky'nin Medya Gerçeğini okuduğumdan biliyordum, meydandaki bazı arkadaşlar da biliyordu ama bilmeyenler de öğrendi. Ana akım medya sermaye ve iktidarın kuklasıdır.

Lakin bilmeyenlere öğrettiniz teşekkür ederiz, çok şey öğrendik biz o meydanlarda. Kardeşlik dayanışma başta olmak üzere; ana akım medyanın açma kapama düğmesi olduğunu öğrendik mesela. Başbakanım sevinecektir buna. Şahsen olur da camiye sığınır polis abiler geçmiş yıllardaki sorulardan sorar diye, namazlardaki rekat sayılarını bile öğrendim. Reflü ilacı kullanmama rağmen talciti bilmezdim artık gavisconu bırakıp onu kullanmayı düşünüyorum , sevdik mi tam seviyoruz sanırım.

 Şahsım adına kısmi süreli katılmış olduğumdan bazı kısımlarda eylemcilerin en azından 10da biri-resmi rakamlara göre 64 bin- adına konuşacak Güven Özveri Tecrübeye sahip olduğumu düşünüyorum. Bu kısım adına konuşursam medyada yaptığınız cicilikleri yemiyoruz. Sosyal medyada bir laf vardır "adam mağaradan yeni çıkmış" sizinki de o hesap 3 günlük sembol olmuş resimleri filan yayınlıyorsunuz. Bazılarını ordaymış gibi yapmış hatta, sesli güldüm yemin ederim. Her neyse en azından artık olayın başlangıcının eksik olan kısmını doğru verirsiniz. En azından barışçıl başladı filan kısmını doğru yazmışsınız hakkınızı yemiyorum. Ama o kadarını yurtdışındaki mesajlarda bile var. Sizin çark etmenizin de tamamen "duygusal" olduğunu fark etmedik sanmayın. Borsa oynadı, ekonomi sağ sinyal çaktı, bir baktık 3 maymunlar birden gözünü açmış. Hayır anlamıyorsunuz ki biz size niye eylemcileri sevmediniz demedik, ortalık savaş alanıyken niye gözler kapatıldı diye tepki gösterdik. Niye bizi kendi ülkemizdeki olayı Norveç kanalından izlerken oradaki penguenleri buradaki haber kanallarından izlemek zorunda kaldık? Bize bunu bir anlatın da aydınlanalım ondan sonra yine şirinlik ve tarafsızlık oyunlarınızı yapın ama hobi olarak yapın. Ha yine de bu da bir şeydir diyoruz, hatta ben katılmasam da bazı çapulcu kardeşlerim eylemin başarısıdır bile diyor-ki bu da sizin başarınız sayılır övünebilirsiniz.

Bazılarınız da diyor ki basın cengaver gibi görevini yaparken hem polisin hem göstericilerin müdahelesine maruz kaldı. O cengaver basına gönül vermiş ama 3 gündür sesi çıkmayan arkadaşlara sesleniyorum. Kameralarınızı-fotoğraf makinası hariç- bırakın, eylemcilerin yanında durun. Onları gözlemeyin onlarla konuşun ama gerçekten konuşun. En fazla bir kaç yumruk yersiniz ilk başta ama korkmayın kimse sizi linç etmez. Bir kaç yumrukta cengaveri bozmaz. Bunun neresi özgürlük denilmiş ben buna özgürlük demem ama hakedilmiş tepki derim. Başbakan bizim eylem yapma hakkımızı gaspettiğini diyorsunuz ya, sizler de kamunun, bizim haber alma özgürlüğümüzü gasp ettiniz. Ve utanmadan bahane bile göstermeden aynen başbakan gibi, hiç bir şey olmamış gibi, biz basınız diye eylemcilerin karşısına geçiyorsunuz. Bu saatten sonra sizin taraf veya tarafsız yayın yapmanızın bir anlamı yok. Kimsenin size ihtiyacı da yok, ama yalan ama doğru herkes öğrendi zaten. Yurtdışındakiler bile öğrendi boolum siz neyin haberciliğini yapıyorsunuz.

Yalnız dikkatimi de çekti sosyal medya analizleri yapıyorsunuz, medya 4. güçtür onunda itirafını yapmışsınız. Benim de sosyal medyayla ilgili nacizane bir analizim var. "Cnm sz mşglken sosyal medya sizin yerinizi çoktan aldı bile". Artık ana akım medyaya muhtaç değil insanlar bunu anlamışsınız sevindik ailecek takip ediyoruz gelişmelerinizi. Valla baktık ki sizsiz de idare ediyoruz biz böyle devam edelim dedik. Daha da kötü haberim var "gtada polis öldüren" nesilden sonra "okuma yazmayı klavyede söken" nesil gelicek tehlikenin farkında mısınız? Yani sizin pabuçun yarısı damda kalanı 5 yıl sonra dama çıkacak. Artık reklamlarınız, hisseleriniz, yatırımlarınız, holdinglerinizin, nakit para akışını nasıl düzeltirsiniz onun hesabını yapın.-hobi olarak iktisat öğrendim artistik yapmazsam içimde kalırdı gerçi rakam yüzde vermeyince o kadar havalı olmuyor:(  Şahsım adına yıllardır TV izlemem zaten, sakın ha sizi özledim filan sanmayın öyle bir şey değil bu. Bir kaç dizi ve denk geldiğim zamanlar hariç açmak bile aklıma gelmez. Bilgisayar gençliğiyiz biz bordo klavyelileriz.

Ha bu arada medyadaki abilerim sevimlilik yaparken araya bazen göstericileri katıyorsunuz ya hani vandal olanlarını. İşte başbakan da zaten %50yi salarım dedi-Matematik hocası Bahçeli büsküütü az vermiş sanırım yanlış hesaplamış- ya ortalık iç savaş ortamına döner mi dedi ya, eğer o sokaktakiler gerçekten vandallar olsa kontrolsüz güç olsalardı, o polis abilerimi Çarşı affetse eylemciler affetmezdi o derece diyorum varın hesabını siz yapın. Binlerce göstericiye bir kaç toma 10-20 polis. Polis silahına davransa bile yırtamazdı. Yani bazı çapulcu olmayan ayrancı gençlik ve odaklar-herkes kullanıyor ben de hevesimi alayım- buna can atıyor ama buna prim vermeyecek o sokaktakiler heveslenenlerin kursaklarında kalıcak. Bir gün en koyu Türkiye düşmanı Merkel'in bile anladığını Recep Tayyip Erdoğan anladığında biri "beyler güldük eğlendik olaysız dağılıyoruz" diyecek bitecek. Ama başbakan sis atarsa olayların seyri nolur ben bilemiyorum.
inanmıyorsanız bakın :
bunu çapulcular paslaşıyor.


Merkel dedim diye telaş yapmayın hemen, yurtdışından müdahele istemedim. Açıkcası kırk kasa ayran içsem Andrea Merkel ile bir gün aynı fikirde olacağım aklıma gelmezdi. Bizim politikacılar kıskanmasın ama o derece sevmem kendisini. Başbakanım sağ olsun,var olsun bunu yaşattı bana. Aslında hepimize böyle bir anı bıraktı. Gerçi polislerde aile içi geçimsizlik başlamış olabilir ama, malum başbakanımız bize biberi polis kardeşlerimize de mesaiyi dayadı. Eğer fazla mesai parasını alamıyorsanız çarşı telsizden beyaz dediğinde söyleyin, sizin için de slogan atarız rahat olun bizdesiniz.

Evet yurtdışında kamuoyu oluşturmaya çalıştık hatta az önce agit için dilekçe imzaladım ama biz sadece destek istedik. Sağ olsunlar yurtiçinde bazıları kafalarına kuma gömdüğünde onlar bizi duydular. Femeni Fransalısı Yunanlısı sayamadığım ülkelerdeki insanlar olsun ülkedeki turistlerin bazıları olsun-kerevizin de biber gazına iyi geldiğini öğrendim bir tanesi sayesinde- destek verdiler.

Niye katıldım onu anlatıyordum nerelere daldık ya, en başta zaten çevreciyim ama başbakanım sizin gibi deği ne yazık ki:/. Dün şu kadar ağaç diktik derken bugün orman alanlarını talana af çıkardınız ana pardon ya sizin haberiniz yoktur kuzenleriniz çıkarmıştır o yasayı günahınızı almayayım.- merak eden açsın milliyetten baksın, evet hala sizi de okuyorum arada ama sabah gazetesi hariç Doğuş Grubu şirketleri eğer farkında olmadan iş başvurusu yaparsam kabul etmeyin lütfen, feci işsiz olduğumdan şirketleri pek araştırmadğımdan yanlışlıkla denk gelmiştir. Starbucksı da unutmayacağız.

Bu arada 5 haziran çevre günüymüş hepinize kutlu olsun. Medyadaki abilerim ben dediğim gibi hak geçmem aranızdan bazılarını hatta bazı sevmediklerim dahil istisnasınız.İsim vermeyeceğim. Ama o kafasını gömenleri çarşı unutsa ben unutmam. Hareket solun ucuna doğru, anti-kapitalistliğe biraz  kaymaya başlayınca yusuf yusuf atarak kendinizi de açık ettiniz bu arada bunu bilin. O kadar bağırmaya filan gerek yokmuş bir dahaki sefere borsayı basarız daha kestirme çözüm olur.-Şaka yaptım hemen tırsmayın onun yapılmışı var taklide girer. Hala laf sokuyorum evet zira bugün bile, borsadan ,kredi notundan, istikrardan kallavi olarak bahsederek medyanın da her güç odağı gibi, para ve güç odaklı olduğunu kanıtladınız bana. Gözümüz yok bu arada alın paranızı takılın ama niye bizi okumuyorlar ,niye bize tepkililer demeyin. Canlı yayında kendisini protesto eden göstericileri gösteren NTV o paralı protestoyu da göster sana zahmet yine de diğerlerinden daha delikanlı çıktın. Ama size asıl mesajımı en sonda vericem özet olarak.

Gelelim başbakanıma, sayın başbakanım size gücendik bizi bırakıp gezmeye gittiniz. Çapulcular olarak size teşekkür ederiz, ötv,kdv olarak başta alkol sigara ve petrol olmak üzere çeşitli ürünlerden dolaylı olarak verdiğimiz vergilerin; gaz bombası, toma suyu olarak geri dönüşünü aldık sayenizde sağ olun, var olun. Bizim için o ABD dışişlerinin AB açıklamarının filan pek önemi yok ama uluslararası ilişkiler okumuş biri olarak sizin için önemin farkındayız. İsterseniz çapulcular olarak "prdn kuzenim yazmış yha:ss " mesajı da atarız problem değil. Ama siz de ülkeye geri dönün ve bir kez olsun eylemde olan takımdaşlarınızın hatrına sadece tabanınıza yönelik değil hepimize yönelik ve icraate dönüşme garantisi olan bir şeyler söylerin. Çarşının deyimiyle Beyaz deyin biz lacivert diyeceğiz. Ama Gül bize siz tabanınıza seslenince bizim kafamız karışıyor, zaten kafamız güzel anlayamıyoruz. Biz istiyoruz ki siz bizi dikkate alın "@1i sallamıyoruz beyler tavrınız" bizi rencide ediyor cidden.
ta
Devlet büyüklerimiz taksim platformu ile görüşmeye başlamış, onlar kim bilmiyorum tam olarak ama bir çapulcu olarak bana sorulmadı, ben eylemciler adına bir kaç istek yazıyorum müsaadenizle. Çapulcuların kalan kısmı ister sever ister bir şey demez ister söver orasını bilemem.
1-Çarşı grubu adına istek: Başbakanımız Pascal Noumayı'da alıp tüm Çarşı grubunu oğlunun gemisine diskoya götürecek, ayranlar sınırsız olacak
2- İşsizler ve emeklilik bekleyenler için istek:  Özel sağlık harcı adı altında belirli şartlardaki herkesten isteğe bağlı olmaksızın alınan bu haraç isteğe bağlı olarak getirilecek. zor gelirse anayasa değişiklik taslağındaki ilgili maddeden "sosyal" ibaresini çıkartabilirsiniz
3-Sınavı olan gençler için: zamanında çok çektim dediğiniz ama hala varlığını sürdüren YÖK veya onların kapı kulu haline gelen saygıdeğer rektörlerimiz bu kardeşlerimizin vizelerini erteleyecek veya mazaretsiz girme izni getirelecek
4-Oradaki eylemciler ve solcular için : Taksim projesi iptal edilecek ve oraya bir şey yapılırken orada yaşayanlara da sorulacak. Çevreciyiz ama saksı değiliz üzgünüz.
5-Çevreciler için: Meşhur 2B yasası ile demin bahsettiğim talanı meşru kılan yasa ve hes projeleri en azından tekrar gözden geçirelecek
6-Alkolikler için: İçkiye vergi bindirilmeyecek bir süre ve sadece reklam yasağı ile idare edeceksiniz.
7-Anti-kapitalist müslümanlar için istek: Taleplerini pek bilmiyorum ama kardeşlerimi es geçmek istemedim, onların yoksa benim var. Tarihsever Osmanlı hayranı başbakanım Barbaros Nam Hızır Hayreddin paşanın yüzü suyu hürmetine, adını verdiği Beşiktaş semtindeki türbesinin de olduğu tarihi dokusu olan alandaki yeni yapılanmaya son verecek. Kızma başbakanım çapulcu olmama rağmen İskender Pala'yı seviyorum napayım ondan öğrendim bunu
8-Doğanın rant için peşkeş çekilmesine son verilecek
9-Sabri reyiz 3 kornerde bir penaltı atacak
10-Destek veren sanatçı kardeşlerimizi Zeki Müren'de görmekle kalmayıp onlarla düet yapacak-aslında güzel de olurdu ha bazılarıyla
11- İşsiz olduk mu alanlara inip çapulculuk yapıyoruz başbakanım, istihdam sorununa da bir el atıverin zaten tek haneli rakamlardaymış. Muhtemelen tek işsiz benim, içimden bir ses ben iş bulursam herkes bulucak diyor adeta o kadar işsizim ki o kadar olur-bu mektubu yazdım demem emeğe saygı
12- Emeğe saygı demişken Emek sineması gitti diğer tarihi değerlere sahip çıkalım. Sinemalara konu olmuş yine sembolik olan haydarpaşa garı gibi
13: Turistler yüz vermemeye başladığında Gülhane'ye dokunmayacağına söz verecek muhterem başbakanımız, kıllandık bi kere affedin.
14- Biz uyurken şıppadanak torba yasalarla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki Millet kelimesi Milletvekili olarak bilfiil değiştirilmeyecek. Sizde var bizde niye yok diyor özeniyoruz be vekillerim. 
15- O milli gelirden biz de biraz pay istiyoruz, rabbena hep bana ayıp oluyor.
16- Başbakan bizi de sevecek, daddy issue'den(baba sorunları) muzdarip nesiller alkolikte olur ayyaşta -aynı şeymiydi bunlar
17- Polis çekilecek, emir kulu denmiyor mu bunlara? Saldır komutu var da çekil komutunun tuşu mu takıldı hayırdır sayın yetkililer? Polis çekilince en az 3 gün eylemciler bunu kutlayabilecek meydanlarda ve sonrasında olaysız dağılacak.O kadar bayram şenlik yasağı gördüler gençlerin dağıtmak en doğal hakları bence.
18-Seçim Kanunu ve Yerel yönetimler yasasında köklü değişiklikler yapılacak.
19-Katılan ulusalcı ve Chpliler için istek: Her şeyin suçu onlara atılmayacak, günah keçisi demeye başlamış maaleden arkadaşları ayıptır ya hu
20- Sessiz çoğunluk adına istek: Reyhanlının,Roboskinin, iptal edilen bayramların, yaşam alanları daraltılan insanların, vergi yükünün, yapıcam deyip yapmadığınız tüm icraatlerin-saymaya kalksam nerdeyse bir bu kadar daha yazı çıkar- açıklamasını yapacaksın bize. Empati kurmak istiyoruz be Tayyip abi.
21-Mizahçılara ve sanatçılara daha duyarlı olunacak, azcık gül be başbakanım.-Abdullah olan değil o gül.
22- Akp Tabanı için İstek: Tayyip onlar için çıldıracak bi dakka la....şaka siz söyleyin biz onu da yazarız ama ne işiniz var orda demeyin nolur güzel kardeşlerim
23- Şehrazatta gözümüz yok ama benzin 1 lira olsa istemezük demeyiz.

Bunu Tvite kendim koymak isterdim ama tvit hesabım yok. Şekilde 1-a'da görüldüğü üzre biraz sivri dilim var. Malum  siyasilerimizin eleştiri ile hakaret arasındaki dengesi hakaretten yana bozuk. Gerçi Melih Reyis gidince bir ısınmadım değil ama. Nihat Doğan'da bir güzellik yaparsa düşünebilirim ciddi ciddi tvit hesabı almayı. Başbakanım merak ediyorsanız ben tviti Arap Baharında kimin ne yaptığını bilmediğim adamlara neler yaptığınu gördüğüm için bugün bile kullanmıyorum. Ama içiniz rahat olsun, bu hareketin başa ihtiyacı olmadığından siz gezideyken de dikkat ederiz tvite, biz daha ilk gün fark ettik hızlı bilgi akışının yarattığı dezenformasyonu rahat olun biber gazı dururken tvitter gazına tenezzül etmeyiz, bağımlılık yaptı.

Medyaya Özet: Sizin asıl mesajınız bu mesajın nerede yayınlanacağıdır. Artık gerekli dersleri almışsınızdır sanırım. Eğer gözüme girerseniz sözüm olsun "Evlendirme Programları"ndan birine çıkıcam. Zaten eylemlerde düşüremedim kimseyi, hazır başbakanım bana iş ayarlamışken,kırmaz herhalde beni en az 3 çocuk garantili  yuva kurucam neticede. Hep sizin yüzünüzden aslında gençler olarak biz piyasa yapacakken büyün piyasaları kapatmışsınız sayın medyadaki abiler:(

Başbakana Özet: Başbakanım o kızcağıza kızdınız ama beterin beteri de varmış bakın. Ya ben olsaydım? Sizi terletemedim ama Çek Cumhurbaşkanını terletmişliğim var bilmem hatırlar mı, cevap vermeden gitmişti umarım siz de beni öyle üzmezsiniz. Başbakanım siz de bizdensiniz aslında. Biz orada insanlar ifade özgürlüklerini ifa ederken ezildikleri için, ezilenler için oradaydık. Bir kısmımız siz ezildiğinizde de yanınızdaydı bu kadar çabuk unutmuş olamazsınız o günleri. Yanımdaki ismini hatırlamadığım genç çapulcu bir arkadaşımda bileklik vardı. Bosnalı bir arkadaşı takmasını istemiş Bosna için de direnmesi için. Böyle çok hikayelerimiz de vardır aslında bir dinleseniz.

Resim biraz küçük yazı ingilizce kusura bakmayın. size yardımcı olayım. İlk resim sizin bizi ne sandığınız, ikinci resim hükümetin bizi ne sandığı, üçüncü resim seçmenlerinizin bizi ne sandığı, 4. resim malum polis ,5. resim ana akım medya malum zaten, son resim biziz. Meydanlar bunu gördü be başkanım takdir edersiniz ki her zaman görülen bir şey değil. Anlaması biraz güç ama spontane gelişen sağ olsunlar destek veren bazı polikacıların ve grupların ön plana çıkmamaları sayesinde, çelişkilerine fikir ayrılıklarına rağmen kendi iç dinamikleriyle gelişen bir hareket var. Biz bunu çok sevgik ama sandık seçimdir diyen arkadaşlara bu güzelliği aktaramıyoruz, medya bir şey yapmak istiyorsa gerçekten el atabilir bu konuda.

Başbakanım, size sövenler var yok demiyoruz, istenmeyen olaylara istesek de engel olamıyoruz bazen ama yine de size teşekkürü borç biliyoruz. Böyle güzel bir hareketi başlattınız, küs olanların bazılarını barıştırdınız. Bizim apolitik neslimize 68 kuşağı meltemi yaşattını. Vergilerimiz bize geri dönmese, polis abilerimiz bizi biraz anlas,  tatsız olaylar hiç yaşanmasa daha iyiydi tabi ama şunu da bilin sayın başbakanım; biz gerçekten eğlendik de öfkelendiğimiz anlar olmakla beraber. Hatta üretici firmaya bildirim yapabiliriz uyarı olarak dikkat "Türk insanında yaratıcılık artışına yol açabilir" diye zira siz mizahı pek sevmiyorsunuz ama biz seviyoruz. Biz biliyoruz ki devrim-hemen ayaklanmayın lafın gelişi- iktidara gülümsemekle başlar. Bunu sizin de görebilmenizi isterdik. Anlayış beklemek çok mu başbakanım? Hayır hani inatlığıyla nam salmış arnavut ve yörük kanı taşıyan ben bile sizdeki inada anlam verebilmiş değilim.

Son olarak başbakanım Siz Fas'ta "Ben Cumhurbaşkanının söylemini bilmiyorum" dediniz ya , diplomat olamasam da eğitimini almış biri, bu ülkenin kimliğini taşıyan birisi olarak yerin dibine girdim, bunda çok samimiyim. Yabancı bir ülkede yabancı basının önünde çizdiğiniz imajı fark etmişsinizdir inşallah. Zira başbakanım siz ne sanıyorsunuz bilmiyorum ama biz de bu ülkeyi çok seviyoruz. Hele sinirlendiğinde daha da çok sevdik zevkler renkler işte bazıları kızdılar ama ne yapalım

Şahsım adına bu eylemde az biraz bulunmaktan yapım ve yayımda emeğimin geçmesinden gocunmuyor ve gurur duyuyorum. Başbakanım dayanamıcam son bir soru sorucam, sizin saydığınız tüm sıfatları biz iltifat sayarken, eylemciler veya başka biri esprili şekilde size bir şey yakıştırdığında niçin bu kadar alınıyorsunuz?

Eylemdeki gruplara not: Tüm taraftar grupları 3 maymun medya bile ekmeğini yiyor eksik kalmayayım diye Çarşıya yüklendim,  Toma görmek nasip olmasın ki Beşiktaşlı olmamla alakası yok. Ha bir beşiktaşlı olarak Çarşıyı bir daha sevdim orası ayrı. Allahınıza kurbann, hiç bir maçta İinönü'de slogan atmak kısmet olmasa da,oha gözüme biber gazı kaçmış beyler pardon. Kendi adıma reklam yapmış gibi olduysam veya sizlerin istek ve görüşlerini çok az yansıtan bir yazı olduysa affola. Başbakanım bu arada çarşı politkaya girse %90 alır diyorlar var mısınız bahse diyecektim ama kumara girer mi bilemedim iddaa diye bir şey de var aslında ama bir hoca efendi beni aydınlatsın bu konuda kararsız kaldım biraz cidden. Ha bir de siz döndüğünüzde bu çapulcuların vatana millete ne katkısı olmuş dersiniz diye, finallere girecek çapulcular-yök kısmet ederse- üzerinde biber gazınının zekaya etkisini araştırmayı düşünüyoruz. İsviçrelilerden neyimiz eksik dedik, hem üniversitelerin ilim yuvası olmasına da vesile olmuş oluruz hoş olmaz mı? Gerçi biz gdolu pirinçler için araştırma kurumuna yapılan baskıyı da biliyoruz. Kusura bakmayın başbakanım ukalalığım havada asılı galan gazların etkisi sanırım-bir de yesem ne olacaktı bilmiyorum- Okan Bayülgeninki doğuştan ama bakın yanlış olmasın.

Sayın başbakanım-umarım sayın derken kaç kişiyiz onu sayın dediğimi sanmıyorsunuzdur- biz bu hareketi siz anlamasanız da sevdik. Oradaki dostane ortamı, yardımlaşması, apolitik gençliğin politik eylemi oluşunu, haklı oluşunu, iyi  kötü nemalanmaya çalışanlar olmasına rağmen duruşunu bozmamasını, biber gazlarına tomalara rağmen sevdik be başbakanım. Seviyorsan git konuş dediler ondan konuşuyoruz ilave olarak okuyoruz biz yaa pardon mezunum sahi lan. İşte işsiz olunca hala öğrenci psikolojisini de kıramıyor insan sanırım.

Lisanı hal ile meramımı anlatmaya çalıştım sürçü lisan ettiysem Başbakanlık Direkt İletişim Hattına 3045 yazın, başbakanın evlere servis toma ve biber gazı servisi ayağıma gelsin. Başbakanım o kadar kıyak geçer herhalde, sınav sorusu filan istemedim. Gerçi yağmur da yağıyor bahçenin sulanmasına gerek yok ama en azından pro çapulcu olurum

3 gün içinde benden haber alamazsanız Beleştepede-orayı da yıkmazlarsa- gıyabi cenaze namazımı kılın vasiyetimdir. Zaten bırakıcak pek bir şeyim yok kitaplarımı ihtiyacı olanlara dağıtırsınız.Pilavımı abiler yemesin onlar kazana düşmüşler. Bulutlar filan diyecektim ama anımsayamadım şairi.

Yazı biterken gördüm eğer doğruysa Ciner Medya'ya özel not: İhsan Vuralı o güzel insanı rahat bırak da adam diyelim size biraz.


Başbakanım bu isteklerin bir kısmını bile yaparsanız size söz veriyorum emeğe saygı deyip rep artı1 for AKP diyecem bir genel seçimde-yerelde de olabilir ama sadece bir tanesini siz seçersiniz artık.Ben %50 aldım diyorsanız bunca seçimdir tek bir parti bile benim oyumu alamadı o açıdan biraz hint kumaşı sayılabilir onu da belirteyim. Yanlış anlamayın bu arada kaytarmıyorum, temsili liberal demokrasiyi kendi çapımda protesto edip geçersiz oy atıyorum.




bu yazıda İHRAÇ FAZLASI OLMAYAN SANDIKTAN İBARET OLMAYAN DEMOKRASİ uygulanmıştır. Editoryal ve fikirsel destekleri olan farklı görüşlerden çapulcu ve bir akpli kardeşime teşekkür ederim. Umarım mesaj gerekli yerlere ulaşır. Başbakanım siz mizahı pek sevmiyorsunuz ama inanın keyfimizden yapmıyoruz, ülkede bu kadar malzeme varken ben bile mizahçı oluyorum. Hani bu yazının taslak metni kafamda savcılık gibi sıkıcı bir mekanda oluştu Obama sizi inandırsın.

Milliyet'e yazıya malzeme bazında katkılarından ötürü teşekkürü borç bilir, Sabah Gazetesini artık yemek sofrası vb alternatif amaçlar için dahi kullanmayacağımı beyan ederim. Doğuş grubu starbucks gibi firmalar da gereken tepkiyi görecektir. Resimler ana akım medya ve gazeteler arşiv genişletsin ve eylemin fikirlerini göstermek amaçlı konulmuştur.

İş bu yazının telif hakları sitede belirtildiği üzre benim olmakla beraber tüm basıN ve yayım hakları çapulcuların,marjinallerin, alkoliklerin, direnişçilerin, eylemcilerin, çeşitli yaratıcı şekillerde destek veren insanların, benim aflarına sığınarak ama ötekileştirme amacı gütmeden ayrancı gençlik dediğim AKP seçmeninin, şiddet taraftarı olmayan, barış çerçevesinde kalan ve yaymak isteyen herkesindir. Saygılarımla esen kalın, sakin kalın. Güzel başladı güzel bitsin eylemlerimiz.

Kötü olanları yazmak istemedim ağzım şomdur biraz diye ama polis abilerim kepsini bulamadım ama nolursunuz en azından revirlere,hastanelere, camilere vb önem arzeden yerleri es geçiniz.

Şu an sokaklarda herkes şarkı dinliyor müzik yapıyor diyorlar buyrun siz de dinleyin Duman'ın Gezi parkı için bestesi:

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Kahvaltıda Neden Çay Kahve İçilir?

09:33
ön not: bu yazıda örtülü sosyal mesaj uygulaması bulunmaktadır

Bir çok kültürde insanlar kahvaltıda çay veya kahve içerler, nadiren de olsa çorba veya meyve suyu içenlerde mevcuttur. Niçin böyle bir adet yerleşmiştir demeden önce Türkçedeki kahvaltı kelimesinin sert olan Türk kahvesine altlık olarak atıştırma adeti ile kahv(e)altı olduğunu söylemek gerekir. Hoş Türkler çayı daha çok tercih ederler ama çayın Türk kültürüne girişi daha geçtir.

Niye içildiğine gelirsek bunun tek sebebi ayılmaktır. Peki neden ayılma ihtiyacı duyarız? İşte asıl soru bu. Bunu da açıklayacağım elbette. İlk siz duyacaksınız daha İsviçreli bilim amcaları bile et atmadı bakın, yarıın öbür gün illa ki buna da el atarlar o zaman biz biliyorduk diye artistik yaparsınız. Bana faydası olmayacak gerçi ama neyse. Bunun sebebi laktik asittir.Ha diyeceksiniz ki kanıtın var mı? Yok, yani işkembe-i kübradan sallıyorum. Türkiye'de bilime verilen kaynak ve önem belli. Asli şeyleri bile araştıramıyoruz ki sıra buna gelsin yoksa ben istemez miydim bunu kontrollü deneylerle labaratuar ortamında kanıtlayıp ismimi en gereksiz bilimadamları listesine yazdırayım? Ne yalan söyleyeyim istemezdim ama mesele o değil neticede kaynak yok bahanem var.

Yıllardır neyin kafasını yaşıyorum sorusuna, daimi sarhoşluğuma yanıt aradım. Genetiktir, Trakyanın havasından suyundandır gibi tezlerle oyalandıktan sonra işin gerçeğini çözdüm. Laktik asitten dolayı bu kafayı yaşıyorum. Laktik asit nedir? Basit olarak yorulduğumuzda kaslar tarafından salgılanan, gün içinde terleme ve üre gibi yollarla atılan-büyük kısmı- doğal bir asitt. Dikkat edin yorgunken içerseniz kafanız daha çabuk güzel olur. Ben sürekli yorgun olduğumdan kafam hep güzelmiş diğer bir deyişle

İnsanlar uyurken boşaltım sistemleri de rölantide olduğundan birikme oluyor ve mayhoşluğu atmak için kafein tein gibi uyarıcılara ihtiyaç duyuyorlar. Sabahları çoğu insanın maymun gibi olmasının sebebi de budur.

Peki ben bunu nasıl fark ettim, dünkü görüşmemi bok ettiğimde fark ettim. Yeni kalkmıştım ve çay bile içmeden, yani afyon patlamadan gidince güzelim işi bok ettim. Çok da güzel olacağıdı aslında bir ayağım İtalyada biri burda Yunanlılar taşaklarımı yiyeceaadı da neyse bunun konuyla alakası yok.

Şimdi diyeceksiniz ki yok mu bunun çaresi dohtor? İllaki var dostlarım, nazik poponuzu kaldırıp bir çay demliyorsunuz hep beraber içiyoruz, afiyet bal şeker olsun.


havalar düzeldi diye dondurmaya abanmayın diyeceksiniz niye alın okuyun link

üç beyazın yanında pirinçtenden uzak durun. GDO iddiaları gerçekmiş çernobil sonrası çay içiyorum bir şey olmayan diyen bakan gibi maklube yiyoruz diyen abiler çıkar yakında ama siz kanmayın. Birinci ağızdan bilgi var yani ona göre.

lan o değil de hangi gerizekalı iş görüşmesinde ortam samimi diye pasaport kaybettiğini söyler ya, işte bunlar hep laktik asit anasını satiim başka açıklaması yok Normalde o kadar gerizekalı değilim aslında valla bak şahitlerim var.

About Us

Recent

Random