15 Ağustos 2012 Çarşamba

Devrimci-ilerici Güçler Rap Yapmalı

20.yy'ın ilk yarısı gibi bu yüzyılın ilk yarısı da büyük değişimlere gebe. 21. yy bazı düşünürlere göre Marlksın bahsettiği şartların olgunlaştığı zaman olucak. O veya bu şekilde günümüzdeki teknolojik, tıbbi ve enformasyon alanındaki gelişmelere bakarsak devrim olmasa bile büyük bir değişimiin eşiğinde olduğumuzu söylemek pek yalan olmaz. dünya çok hızlı değişiyor şartlarda çok hızlı değişiyor.
Son ekonomik krizi ve ekonomisi çöken ülkelere bakarsak kapitalizmin iç çelişkeleri tepe noktasına ulaşıyor diyebiliriz. WAllerstein gibi bazı politik bilimcilere göre sistemin her kirizinden sonra düny aüzerindeki kaynaklar bir miktar daha metalaşır bir aşamadan sonra metalaşacak çok az şey kaldığında eğri aşağı doğru inmey başlayacak ve en küçük değişimler bile sistemin tepesinde, kar marjlarında, gelir dağılımında büyük etkiler yapmaya başlayacak. Sonun başlangıcı olan bu noktaya ulaştığımızı düşünen insanlar var. Onlar kadar kısa vadede olmasa da bu yüzyılının ikinci yarısı veya sonlarında postmodern Fransız devrimini yaşacağımızı düşünüyorum.

Fransız devrimini özellikle belirttim zira sıkca referans göstereceğim. Fransız devriminin getirdikleriyle gireceğiz bu dönüşüme en nihayetinde. Ve Dönüşümün patlama noktası yine kısıtlı bir coğrafyadaki bir olay tarafından tetiklenecek. Tarih tekerrür meselesi. Bu noktada Fransız devrimini iyi okumak gerekir, zira o devrim ne işçi devrimi ne de burjuva devrimiydi. Sadece tepedeki yönetenler değişti.Aslında önemli olan devrimin kendisi değil onun getirdikleri yani mirasıdır. Özgürlük eşitlik kardeşlikten bahsetmiyorum. Fransız devrimi Napolyon savaşlarıyla hızla başta avrupa sonra diğer ülkelere yayıldıktan sonra hatta daha devrim bitmeden değişimi kontrol etme çabaları başlamıştı. Bu çabaların 3 meyvesi oldu, ideolojiler, hareketler, sosyal bilimler. Ve bu üç hediyede devrim sonraı dünyayı şekillendirmede lider olan liberalizm etrafında şekillendi haliye, ynai şu anki hegemon güçlerin istekleri doğrultusunda.

Hal böyle olunca çözülme sürecine-her halükarda çökmekten iyidir- girmiş globalizmin çelişen dinamikleri altında ufalanan sistemdeki sistem-karşıtı hareketlerin mensupları şimdiden ne yapacaklarına karar vermelidir. Aslında talipkar kadro veya entalijansiya mensubu üniversiteli ve genç kesimin hepsinin bunları düşünmesi gerekmektedir. Değişimin öncülüğünü yapma arzusunda olunmasa bile dalgalanma başladığında nerede durulup ne tarafa yüzüleceğini bilmekte fayda vardur. Bu mücadele iki cephede gerçekleşecektir, ikitidarın en tepesindeki sınıflar arasındaki rekabet kar apyı alma mücadelesi şiddetlenecek ve alt sınıftan gelen talipkar kadrolar ve devrimci güçler ile tepedeki sınıflar arasında mücadele şeklinde olacaktır. Burada talipkar kadrolar yani klasik marksist jargonla, beyaz yakalılar, petit burjuvalar ve üniversiteli kesim değişimin nereye gideceğini tayin etme potansiyeline sahiptir.

Burada dönüşüm derken veya devrim sosyalis devrimden bahsetmiyorum, bunun sosyalist olup olmayacağı yukarda saydığım aktörlerin ve olayların akışı içerisinde tarih yazılırken ortaya çıkacaktır.  eğer bu lokomotif olacak kişiler ve gruplar üst sınıflarla anlaşırsa fransız devriminin kopyası olur, hareket kendi Robespierre'lerini yaratır ve sömürü düzeninin başka varyantıyla son bulur. Eğer hareket tabanını korur baştan sona tabanın istekleri doğrultusunda ilerlemeyi başarırsa marsksın öngördüğü devrime dönüşebilir.

21. yyda enformasyon atılımıyla birlikte devrimin üç hediyesi de aşama atladı. Bugün hem hareketler daha güçlü, hem ideolojiler hem de sosyal bilimler. İlkinin gelişmesi ikinci ve üçüncünün gelişmesiyle karmaşık ilişkiler içerisinde. Sosyal bilimlerin ve ideolojilerin gelişmesi sistemkarışıtı hareketleri güçlendirmekle beraber sistemin birey ve gruplar üzerindeki kontrolünü de sıkılaştırmaktadır.

Mücadele başlamadan önce kendisine ilerici ve devrimci diyen insanlar, hareketlere ve mensuplara yönelik bir takım çalışmalar yapmalıdır. Sistemin yıkılması için hareketin tamamen kitlesel tabanlı olması elzem gözükmektedir. Yeni Robespierre'leri engellemek için, hareketler yatay şekilde organize olmalı, dikey ve hiyerarşik yapılanmalar ile leninist tip örgütlenmelerden vazgeçilmelidir. Dalgalnma başladığında eğer halihazırda yoksa bile sistemin, ön plana çıkarma pohpohlama yoluyla hareketin içn,dkei bazı fügrleri ön plana çıkartıp talepkar kadro yaratarak anlaşma yoluna gidebileceği tehlikesi gözardı edilmemelidir. Bu açıdan bkaıldığından Wall street hareketi organizasyon olarak umut vericidir.

İkinci ve daha önemli nokta, sosyal bilimleri yıkmaktır. sol cenahtaki çoğu insan sosyal bilimlere sdeptik yaklaşmaktadır ammavelakin bu septizm yüzeysel kalmaktadır. Derinlemesine analizlere yol açmamaktadır daha doğrusu güvensizlikten öteye geçmemektedir. İster neo marksist yolla yumuşak bir şekilde, ister NiÇe gibi radikal bir şekilde ama tercihen postmodern dekonstruk rekonstruk şeklinde bu sosyal ypaılar yeniden şekillendirilmelidir. Burada anahtar nokta bugünkü soyal bilimlerin neyi dışarda bıraktığını, verili kabul edip analiz dışı bırakılanları gün yüzüne çıkarmaktır. Modern dünyanın bilimsel metotundan, epistemolojisine ontolojisine, vblojisine kadar gözden geçirilip bunlar didiklenmeli yıkılmalı yeniden oluşturulmalıdır. Zira bunların hepsi 17. yyda şu anki sistemi inşa edenler tarafından ıluşturulmuştur. Bu yıkıma uğrayacak ideolojilere Marksizm kendisi de dahildir. Marksizm de aydınlanma ve Fransız devrimi sonrası yapılanma tarafından oluşturulmuş pek çok sosyal yapı ve varsayımı olduğu gibi kabul etmektedir. Günümüz düşünsel yapısı, locke, hegel,descart gibi bir avuç aydınlanmacı ve aydınlama sonrası düşünürün düşünceleri cevresinde toplanmıştır. Bu dönemdeki eğitim sisteminin el değişmesi yani devletlere geçmesi ile bu dünya görüşlerinin ve fikirlerin etksii jenearasyondan ejnarasyona geçmiş iyice içselleşmiştir.İş bu sebepten felsefenin fsinden bile haberdar olmayan eğitimsiz bireylerin bile kimlik konusunda kartezyen öznenin varyantını farkında olmadan kabullendiklerini fark etmek şaşırtıcı olmamaktadır. Bilinçli olarak descartcı olmayan hatta felsefesyle zerre alakası olmaması rağmen konuyu anlatmayı becerebilirseniz, descartın görüşlerini yakın-haliyle daha yüzeysel ifadeler- şeyler söyleyeceklerdir.

Hazır bahsi geçmişken, kimlik ve insan ontolojisini , yani namı diğer kartezyen özneyi özellikle yıkmak gerekmektedir. Günümüzde ister sanal ister gerçek hayatta olsun çoğu sürtüşme kimlik ve kültür-thanks to damned  huntington- üzerinden gerçekleşmektedir. Günümüzde hemen herkesin çoklu ve bpaımsız kimliklere birden fazla kültüre sahip olmasına rağmen, eğitim sistemi ve yılların propogandası sayesinde dünya üzerindeki hemen herkes karezyen özne üzerinde uzlaşıya varmış izlenimi vermektedir. Buna alternatif görüşler var olmakla birlikte hem sayıcahem etki alanı olarak sınırlıdır. En güçlü alternatif Hedigerr'ın Dasein'i sayılabilir. Heideger'e temel düezyede katılmakla daha doğrusu Daesin'in analiz çıkış noktsı olarak faydaslı bulmakla birlikte günümüz toplumsal yapısının bundan biraz daha karmaşık olduğunu düşünüyorum.  Kartezeyn özne, insanı uzay zamandan bağımsız değişmez özellikler atfetmektedir. Yani özü itibariyle değişime karşıtlık barındırmaktadır. İnsanın tin-töz deyin olmadı- ve bedenini ayırmakta ruhun zezeli ve edebi olduğunu söylemektedir. Değişmezliği öngören bir sosyal olguyla değişim yanlısı ideoloji ve dünya görüşünü bir arada götürmek oldukça güçtür. 21. yyda olmamıza rağmen hala aristonun platonun etkisi var sosyal bilimlerde de günlük hayatta da, gelecek dönüşümün postmodern olması moderniteyi de kapitalizmle birlikte alaşağı etmedikçe sosyalist bir karakteri olması zor gözüküyor.

Devrimci ilerici güçlerin yapması gereken bir diğer şey ise Rap yapmak, yanlış duymadınız bildiğiniz rap yapmak. Türküler de vakti zamanında bir araçtı, sonra rock müzik geldi şu an ise dupstep rap hitap ediyor günümüz gençlerine. Müzikte kültürün bir parçası dolayıs ile araçtır. Devrimci veya ilerici güçlerin elitis tavırlar içine girip, bir kesimi dışlama veya aşağılama lüksü yoktur. gençliğin çoğunluğunu oluşturan popülis alt kültürlere kucak açmak, onları gelecek olan mücadeleye dahil etmek boyunlarının borcudur. steryotipleştirme ötekileştirme en tepedekilerin böl parçala yönet anlayışına hizmet eder unutmamak gerekir. Yoldaş olmayan düşman anlayışını yerkedip, yoldaş olmasa da gardaş anlayışıyla hareket etmek gerekir. Sabırsızlığı aceleciliği bir kenara bırakıp metanetle toplum marjinalize edilmiş bu alt kültürlerini kendilerini ifade edebilecekleri daha politik mecralara yönlendirmelidir.. Yine benzer sebeplerden globalleşme ile bilinçli şekilde tetiklenen mikro ulus altı meselelere fazla enerji harcanmamalıdır, daha doğrusu mikro bölgelerle uğraşırken asıl meselenin ne olduğunu unutup boş verilmemeli, sosyaliszmin enternasyonel karakteri geri planda kalmamalıdır. Eğer daha iyi bir dünya olucaksa bunu coğrafi olarak küçücük bir alandaki insanların hayatını değiştirerek değil daha kitlesel dünya sathına yayılmış organize hareketlerle sağlanabileceği, paydanın tüm insanlığın iyiliği olduğu akılda tutulmalıdır.

Önümüzdeki 50 yılda gerçekleşecek olan mücadelede devrimci ilerici güçlerin asıl aklında tutması gereken en mühim şey, şu an değişmedikleri müddetçe benim kendileri hakkında bildiğim şeylerden daha fazlasını mücadele edecekleri güçlerde bilecektir. Bu saydığım şeylere paralel düzenlemeler yapılmazsa daha doğrusu marksist ve ilerici olanlar tahmin edilebilirlikerinin üstesinden gelmedikçe post-modern fransız devriminden öte gitmez değişim. Devrimci ilerici güçler zaman için taban dahilpoltiik dirençli hale gelmişlerse bile mücadele ettikleri şeylerden ziyade kendilerine odaklanma huylarını korumaktadırlar. Karşı tarafa dair görüşleri yüzeysel kalmakta iken, tepedeki elit iktidar sahipleri hem toplum mühendisliği hem de sosyal bilimler sayesinde hem birey olraak insan hem de kitleler hakkında bilgilerini epey geliştiriyor

. Salt bu sebepten devrimci ilerci güçlerin daha kucaklayıcı olması, ideolojik ve sosyal variyerlerini alaşağı etmesi, yatay olarak örgütlenip gelişmesi, devrim sonrası yeni iktidar odakları yaratabilecek hiyerarşik yapılanmalara fazla meyletmemeleri gerekmektedir. İlerici olduğu iddiasındaki tüm insanların okuduklarını gördüklerine şüpheci yaklaşmaları yetmez, okuduklarının satır aralarına girmeli, katmanları soymalı, neyin dışarda bırakıldığını hangi kelimenin niye seçildiğini, o kelimenin gerisindeki anlamlara kadar soyup yazanın beynine girebilmeliler. Aksi takdir enformasyonun genelini kontrol eden  para ve iktidar sahiplerinin propogandalarından kaçabilmeleri,  dünyayı ve nerede olduklarını net olarak görebilmeleri zordur. Bu çok katmanlı okumaya bu metinde dahildir.

50 yıl sonra karşıt kamplarda olacağımız düşünülürse bu gayet doğaldır. dalgalanmalar başladığında kimse bneim şu an olduğum gibi açık sözlü olmayacak, kimlerinhareketin kitlesel başarısını kimlerin şahsi çıkarları ve iktidarı hedeflediğini iyi gözleyin, kimin arkasından gideceğinizi iyi seçin zira tarih yapılan hataları affetmeyecektir özellikle kaybedenin yaptığı hataları. Son olarak ister sadece dönüşüm olsun ister devrim, gelecek yıllara damgasını vuracak düşünürlerden biri Anthony Giddens olacak, bu adamı iyi okumak gerekli.

Güç sizinle olsun young jedaylar-bu da bilinçli yazılmıştır altına aynı uzunlukta bir yazıyla açıklama yapılabilir-.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

About Us

Recent

Random