25 Şubat 2012 Cumartesi

İsimle Seslenmek Saygı İlişkisi

08:00
 
Yazıya başlamadan önce "saygı" kelimesini tanımını yapmak gerekli.  Tdk tanımına göre,
1. isim Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram
"İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun demektir." - Y. Kemal
2. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu

Benim kendi tanımıma gelirsek birinin karşısındakine dair söz ve davranışlar beklentileriyle ,o kişinin gerçekte sergilediği söz ve davranışlar arsındaki farktır. Bu fark büyükse o kişi karşısındakini saygısız diye niteler çok fazla fark yoksa saygılıdır. Diğer bir deyişle saygının iki ana unsuru vardır; ilki sergilenen söz ve davranışlar ikincisi muhatapların beklentisi. Yani bir kimsenin kendisini saygılı diye nitelemesi yanlış olur zira saygı dıştan tanımlanan bir olgudur.  

Saygının kaynaklarına gelirsek tdk'nın ilk tanımında belirtilmiş hemen hepsi, orada sayılan sebeplerden dolayı bazı kişilere olan davranış ve sözlerimizde farklı davranırız. üstün saydığın, senden yaşlı olan, yararlığı yüksek, belirli bir makam mevki sahibi, bazı meslek erbabları, yakın akrabalar gibi kişilere yaşıtlarınız ve sizinle eşit olan düzeyde insanlarda farklı davranırsınız.

Bu kategoriye giren insanlara sadece isimleriyle hitap etmezsiniz zira bu saygısızlık olarak alınır. Tabi bunun istinai durumları vardır. Misal doktorlara hastanede adıyla hitap etmezken hastane dışında buna devam etmeyebilirsiniz. Veya arkadaşınızsa hastane dışında veya kafede evde ismiyle hitap edebilirsiniz.

Diğer bir deyişle bu kategorilerdeki kişilere davranırken-aslında bütün davranışlarımızda- yer, mekan, kişi ve eraftaki diğer kişilere göre davranış söylem ayarı yapılır. Öğretmen çocukları kendileriyle aynı okulda olan ebeveynlerine anne baba demezler. Bir komutanın oğlu  o bölükte askerse baba demez. Evde anne-baba- okulda hangi meslekteyse onunla hitap edersin. Anne babaya normal ölçeklerde ismiyle hitap eden insan zor bulursunuz. Bunun normal olduğu İngiltere gibi ülkelerde bile buranın sosyal davranış koduyla büyümüş bir insan o çocuğu saygısız olarak niteler, annenin bununla sorunu olmamasına rağmen.

Uzun lafın kısası, saygı karşıdakinin beklentileri ve sosyal davranış kodlarıyla alakalıdır. Herkese saygılı davranmak zorunda değiliz neticede. Şahsen çok saygılı biri değilimdir, insanların benim hakkımdaki düşüncelerini ve beklentilerini fazla sallamam. Ama biri bir davranışıma saygısızlık derse bunu da sorun etmem. Ben daha genel bir çerçeveye göre ayarlarım davranışlarımı, daha geniş bir mutakabatla kabul edilmiş yapılabilecekler/yapılamayacaklar listesine göre, toplumsal olarak geniş tabanlı mutakabata haiz bir liste. Halk arasında buna "terbiye" deniliyor. Saygı ile terbiye arasında benzerlikler varsa da nüans farkı vardır. Terbiye daha genel bir kabule dayanırken saygı biraz daha kişisel kalmaktadır.

Örnek vermek gerekirse, birinin karşısında sigara içmek kişiye bağlı olarak saygısızlık kabul edilebilir ama terbiyesizlik değildir. Madem örneğe geldik bu yazıya yol açan örnek , iki gün önce ameliyatımı yapan doktorun söyledikleriydi. Tabii daha önce düşünmüştüm ama 50 yaşında biri sadece ismiyle seslendi diye bir doktorun bu kadar köpüreceğini tahmin etmiyordum. Her zaman yaptıkları işlem olmadığından diş hekimliğimdeki ameliyat sandıklarından uzun sürmüştü. Tabi randevuları standart olarak sürekli yaptıkları ameliyatlara göre veriyorlar. E haliyle benimki uzun sürünce birininki sarktı. Doktor beni sallamayıp saymaya başladı-edit bana da biraz taş geldi tabi, ameliyat grubunda asistanlar vardı, netice fakülte mezunu olarak eşitim saydığımdan ismiyle hitap etiğim olmuştu ama doktorun haberi yoktur tabi-

Ama bu konudaki en çarpıcı anektodum, Ankara'da bilet alırken olmuştu. Saygı- beklenti arasındaki ilişkiyi ilk kez o zaman fark etmiştim. İzmir caddesinden dönüş biletimi alıcam. Girdim içeri, söyledim işte derdimi. Bileti satan amca bir köpürdü ama nasıl. Tabi ben genel terbiye sınırlarını aşmadığımdan ağzım açık bakıyorum. Adamın kızdığı şey ise konuşurken cümle sonunda "ya" dememmiş. Emekli bir komutanla nasıl öyle konuşurmuşum. Hak etiği cevabı verdim de buradan yazmayayım. Demek istediğim ne kadar saygılıyım derseniz deyin ne kadar dikkatli ve kibar olursanız olun sizi saygısız addedecek insanlar olacaktır zira bu biraz da o insanların beklentileriyle ilgili bir durum. Ve  müneccim olmadığınız müddetçe o beklentileri bilmenize imkan yok, dediğim gibi saygı kişiseldir biraz.

Tekrar saygı isimle hitap etme olayına gelirsek, hatta biraz genişleteyim saygı-hitap olayına gelelim. Anne babanıza ismiyle hitap etmezsiniz saygıdır, yakın akrabalar ya akrabalık kelimesi veya isim+akrabalık kelimesi. öğretmenize ismiyle hitap etmezsiniz. Doktorunuza ismiyle hitap etmezsiniz. Bu liste hayli uzayabilir. Lakin bunun tersi bir durumda mevcuttur, bazen sizden yaşça büyük bir bayana x teyze demeniz sadece x demenizde daha büyük saygısızlık sayılabilir, x'in beklentisine göre. 

Bunun daha büyük sorun yarattığı bir alan peygamberlere hitap şeklidir. Ateist argümana göre ismiyle hitap etmekte sorun yoktur zira zaten inanmıyordur Hz. sayın demek olduğu için kullanmasına gerek yoktur. Bu Türkiye şartlarında hem saygısızlık hem de terbiyesizliktir. Ben hristiyan değilim ama Hristiyanların olduğu bir ortamda papaya sadece ismiyle hitap edersem saygısızlık etmiş olurum. Veya hinduların olduğu bir yerde ineklerden hoş olmayan bir şekilde bahsedersem bu da saygısızlıktır. Bir ateist saygılı olmak zorunda tabi ki değildir. Ama "bu isimle hitap etmemiz saygısızlık değildir" tezini doğru kılmaz. saygısız olduklarını kabul ettikleri sürece sıkıntı yoktur zira yazının başından itibaren dediğim gibi saygı muhatapların beklentileriyle ilgilidir. Hz. Muhammed'e sadece ön adıyla hitap edenlerin ekserisi aten inananların saygısı kırmayı hedeflemektedir. İnanmanın saçmalığını, ismiyle hitap eden yazıların genel konteksine bakarsanız negatiftir. Yani ortada bir kasıt vardır.

Kasıtlı olarak birine saygısızlık olsun diye ismiyle hitap etmekte bir seçenektir, O kişiyi alçaltmak kendinle eşit düzeye çekmek ve vurmak için. Bunu en yaygın örneği şu an başbakana olan söylemlerde mevcuttur. Sizden daha üst mertebede olan bir kişiyle ismiyle hitap etmeniz, onu sizle eşit düzeye çeker-yaşça,bilgice,deneyimce,kutsallık olarak.

Diğer bir deyişle bir insan sadece ismiyle hitap edebilmeniz için-istisnaları bir kenara bırakıyorum- yaşıtınız , sosyal statü olarak eşitiniz, samimi bir arkadaşınız vs olması gerekir. Aksi halde şartlara bağlı olarak bu tavır saygısızlık kabul edilir, eğer mevzu bahis yaygın bir inancın kutsal saydığı bir insansa o insanların yoğun olarak bulunduğu bir mekanda bunu yapmak hem saygısızlık hem terbiyesizliktir. 
hamiş: eğer bu Hz. meselesi yazıda geçiyorsa yazının genel tonlaması yazarın niyetini yansıtır, negatifse terbiyesizliktir kesinlikle ama yazıda negatif bir tonlama böyle bir konteks yoksa ya dili sürçmüştür veya lafın gelişi öyle kullanmıştır. 
hamiş2: mizahta çok saygı aramamak lazımdır ama mizahı da her halta alet etmemek gerekir

22 Şubat 2012 Çarşamba

Benim İyi huylu Sevgilim

10:14
                 Bugün 5 ay sonunda seninleayrıldık, o uyuşturucular ve aramıza giren yabancı eller seni benden aldı. Kabul ediyorum ben de biraz mızmılanmmıştım ama alırken içimden bir parça koptu. Takım halinde organize çalışan o yabancı eller hunharca söktü aldı seni benden. Tam da alışmıştım huysuzluklarına bi ay sonra yarı yıl dönümümüzde sana piercing alıcaktım hatta. Bugün o hain satıcı sna güzel parça deyince dalıcaktım ama o esnda çok zayıftım ve adama borcum vardı. Ayrıca toprak neticde yakışık almaz. Senin yerine bi titan ile başka bir şey koydular. Ama yerine zor tutar, zten yanağım şişti kabul etmedi galiba e normal tabi senina ksine bu yeni misafir sigaradan hoşlanmıyormuş. yazım hatalarımı hoş gör şu an tek lle yazıyorum senin ateşini söndürmenin tek yolu buz koymakmış yanağıma.
haftaaya görüşmek üzere umarım iyi huylu çıkarsın tatlım

sonunda kurtuldum da sevinemedim cidden canım bunu bil. ayak üstü parça sattılar arkadaş böyle şey olamaz ya ameliyat esansında satış mı yapılır

1 Şubat 2012 Çarşamba

FB Tüm Dünyanın Dilinde

12:47
İnternet alemindeki ecnebiler facebooku b şekilde kısaltıp kullanıyorlar, Fenerbahçe takım olarak dünya çapında şöhret olamasa da takımın kısaltması Mark sayesinde dünyanın diline pelesenk olma yolunda.

Feneri tiye aldıktan sonra gelelim esas meseleye ki bu feysbukun kendisi oluyor. Reklamını izlemişsinizdir DEniz bank feys şubesinden ödeme filan yapma imkanı sunmuş. Feysbuk nereye gidiyor sorusu sormama vesile oldu bu olay.

Şimdi gelelim teorime, diğer bankalarda bu yoldan gider. Feysde şubeler açarlar, ardından feysbkta merkez bankası olur bir tanesi. Oyun paraları buraya yatırılır gerçek para muamaelsi görer, feyse borsa kurulur. Ardından feysbuk bir yerlerde takım ada satın alır. Feysbuktaki uyglamarlı satın alır(başta zynga), feyste grup açarlar "feysbuk adasında yaşamak isteyen bir milyon kişi bulmak istiyoruz". Adanın popülasyonu, bankaları, finansal işlem hacmi borsası, ve hükümeti var-feys adminler-, tebaa da bulundu, 1 milyon üye.

Farmvillede çiftçilik yapılıyor zaten, kumarhenesi de vapoker vs-, fetih oyunları da var. Bir kaç fabrika bi kaç dükkan kurarlar adaya. Bir bayrak, dil ingilizce, milli marş besteler-İsmail yk'nınki olabilir misal- Ardından dayanırlar BM'nin kapısıan, bizi hem gerçek dünyada hem net dünyasında ayrı devlet olarak tanıyın diye.

Bence haklarıdır yani deseler derler, hatta bence şu an bunu yapmak istiyorlar ama yerli nüfusu az uygun takım ada bulamıyorlar. Yunanistan'la adaların satışını görüşüyor bile olabililer, bi bkamışız Ege'de yeni bi komşumuz olmuş. Dünya hali olur mu olur.

hamiş:  fenerden girip Ege sorunun çözdüm ya kendimi takdir ettim la, bi de Arifin mençıstıra attığı golü arasam kimbilir neler olcak.

Aşk İlletinin Virüsü

12:25
Müziktir, tek kelimeyle.
Ama klavye başındaki ben olunca tek kelime kesmez tabii ki:)

Etrafınızdaki insanlara veya kendinize bir sorun bugüne kadar "tanıştığımızda şu çalıyordu" demeyen biri yoktur. Ben görmedim bugüne kadar. Eski kuşaklarda bile çiftlerden biri türkü söylüyordur veya o esnada başka biri türkü söylüyordur. Müziğin aşkla olan içiçeliği apayrı bir olaydır. Müzik-insan veya enstruman sesi diyeyim- insanları etkiler, bir takım duyguları harekete geçirir, ardından da fizyolojik tepkimeler başlar ahanda koptu kayış.

Aslında bu bize has bir şey de değil, hayvanlar aleminde ses ile karşı cinsi etkileme gayet yaygın bir etkinlik. Bizdeki farlılık sesi bizim çıkartmamaız gerekmiyor( sesi iğrenç ötesi olan, sıtma görmemiş biri olarak çok şükür diyorum) Günümüzde müzik hemen her yerde var zaten, dağ başları gbi ıssız mekanlar hariç. Mağazalarda satış amaçlı, sokaklarda arabalar, cep telefonlarından yükselen melodiler... Artık hayatımız bu açıdan filmlerle eş değer sayılır.

Belki de biraz filmlerden etkilenme de olabilir, esas kızla esas oğlan tanışınca müzik yükselir ya. O müziğin menşei belli değildir, gerçek hayatta cep telefonundan yükseliyor olabilir. Cep telefonu mp3 çalan okurlarıma ufak bir deney, telefonun alarmını romatnik bir parçaya ayarlayın.  Oradakilerden bir karşı cins seçin. Telefonun alarmını karşılaştığınızda çalıcak şekilde ayarlayın, dik bir şekilde yanına ilerleyin tam çalarken kesişin. Tamamına ererse çocuklarınızın birini adını Recai koyarsınız artık, ha yürümezse o da sizin kendi probleminiz. Beddua etmek yok aşk hastalıktır bir yerde ama malum gün yaklaşıyor bence bi deneyin. sonuçtan beni de haberdar edin neticede bekarım. İşe yarıyorsa aklımda bulunsun.

hamiş: tecrübeyle sabit işe yarayabilir cidden ama iyi düşünün ilişkiler yorucudur.  İstatistiklere göre Türkiedekie vli çiftlerin %70ine yakını düğünlerde tanışıyormuş, yanimüzikli bir ortamda.

About Us

Recent

Random